Basın Açıklamaları | |
BASIN AÇIKLAMASI : MİMAR SİNAN’I GAYRİMENKUL DEHASINA İNDİRGEYEN BİR ZİHNİYETE HİZMET EDENLER MİMARLARDAN, MİMARLIK KÜLTÜR TARİHİNDEN VE ÜLKEMİZ İNSANLARINDAN DERHAL ÖZÜR DİLEMELİDİR!... | |
12-13 Kasım’da İstanbul Swiss Otel’de yapılan Forum İstanbul Gayrimenkul Zirvesi;
ülkemiz kentlerinin ve mimarlığının, küresel emlak geliştiriciler ve yerli taşeronlar aracılığı ile küresel sermayenin gayrimenkul pazarına dönüşmekte olduğunu gösteriyor!...
27 Kasım 2007
12-13 Kasım’da İstanbul Swiss Otel’de yapılan Forum İstanbul Gayrimenkul Zirvesi;
ülkemiz kentlerinin ve mimarlığının, küresel emlak geliştiriciler ve yerli taşeronlar aracılığı ile küresel sermayenin gayrimenkul pazarına dönüşmekte olduğunu gösteriyor!...
Başta İstanbul olmak üzere büyükkentlerimiz, artık uluslarararası emlak piyasasının yeni ilgi alanında... Planlama anlayışından ve bilimsel temelden yoksun, kamu ve toplum yararını gözetmeyen, insanı, yereli, kültürü yok sayan, sadece rant odaklı, ayrıcalıklı imar haklarıyla donatılmış birçok kentsel projenin gündeme alındığı, bir kısmının da gerçekleştirilmeye çalışıldığı günleri yaşıyoruz. Küresel sermayenin giderek artan bu saldırısı yerel ve merkezî iktidarlar ve yerli aracıların işbirliği ile ülkemiz ve toplumumuz açısından yıkıcı sonuçlar doğurabilecektir. Bu durum yeni bir mimarlık düzenini de beraberinde getirmekte; mimarlık; ulusal, evrensel ve kültürel değerlerinden koparılmakta, yıldız mimarlar aracılığıyla sermayenin beklentileri doğrultusunda bir pazarlama aracı haline gelmektedir. Bu “yeni mimarlık düzeni” yalnızca merkez pazarını belirlememekte; taşıdıkları model olma özellikleriyle tüm mimarlık üretimini de etkilemektedirler. Emlak-toprak yağmasının, yıllardır ülkemize özgü bir sermaye birikim modeli olarak şekillendiğini, bunun kentlerimizi ne hale getirdiğini hep birlikte gördük. Sorunlarımız çözülmediği gibi, yeni sorunların kaynakları oldular. 1980’lerden sonra yoğunlaşan ayrıcalıklı turizm bölgeleri, ormanlarımıza ve su havzalarına sıçrayan yapılaşmalar, yeşil alan yağması ile bugün, İstanbul başta olmak üzere, kentlerimizin yaşam standartları oldukça düşmüştür, düşmektedir. Tabiidir ki, oluşturulmaya çalışılan bu pazarın yıldızı varolan olanaklarıyla İstanbul’dur. En çok gündemde olan, Haydarpaşaport, Galataport, Zeyport vb. kruvazier liman projeleri, Dubai Kuleleri, Büyükdere Aksındaki ve Karayolları arazisindeki yapılaşmalar gibi büyük projeler, “dönüşüm” ve “özel projeler” adıyla yapılmak istenen uygulamalar, ülkemize, İstanbul’a ve halkımıza bir şey kazandırmayacak, aksine ülke rantı küresel sermayeye devredilecektir. İstanbul geçmişinden, kültürel kimliğinden, özgünlüğünden, ulusal ve evrensel değerlerinden koparılacak, sıradanlaşacak ve değersizleşecektir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı açıkça, “İstanbul’da yaşamanın bedelini ödeyebilenler kentte kalacak” diyebilmektedir. Bu dönüştürülecek yaşam çevrelerini var eden ve yaşatan insanların, sosyal çevrelerin yok olması; kente ve birbirlerine yabancılaşarak, kültürel köklerinden de uzaklaşarak, yeniden üretilen yaşam çevrelerine ve değerler sistemine tabi olarak kimliksizleşmeleri anlamına gelmektedir. Gayrimenkul Zirvesi gündeminde bir özel proje olarak yer alan “Riva Projesi” ile İstanbul’un kuzeyinde son kalan ekolojik rezerv alanlarından biri olan Riva’nın yapılaşmaya açılmak istendiğini görüyoruz. Bu durum açıkça, İstanbul’un yıkımına yol açacak 3. Köprü projesinin zihinlerde meşrulaşmasının amaçlandığını; bu sürecin uzun bir süredir özel hukuk ve ayrıcalıklı imar hakları ile, ormanları tahrip ederek oluşmuş “Acarkent” benzeri sayısız yerleşmeyle nasıl kurgulandığını göstermektedir. Kentlerimizin, özellikle İstanbulumuzun ve mimarlığımızın elde kalan değerlerinin yok edilme senaryolarının gösteri alanı haline gelen “Forum İstanbul / Gayrimenkul Zirvesi”nin aktörlerinin bizlere özür borçları vardır:
Her ne ad altında olursa olsun üretilen kentsel projelerin, kuralsız ve denetimsiz bir biçimde uluslararası mimarlık pazarının star mimarlarının fantezilerine bırakılmasına; kentlerimizin böyle bir anlayışla pazarlama metaı haline getirilmesine suskun ve seyirci kalmayacağımızın bilinmesi gerekir. TMMOB Mimarlar Odası; mimarlık kamuoyunun büyük tepkisini çeken Kartal ve Küçükçekmece proje elde etme süreçlerinde olduğu gibi, Gayrimenkul Zirvesinde aktif rol alan, üyemiz Suha Özkan’ın tutum ve davranışlarını onaylamamaktadır. TMMOB Mimarlar Odası, (UIA) Uluslararası Mimarlar Birliği’nin üyesidir ve Suha Özkan UIA Konsey üyeliğini halen sürdürmektedir; UIA Başkan Yardımcılığı görevi bulunmamaktadır. Bu tür ticari platformlarda Mimarlar Odası’nı ve Uluslararası Mimarlar Birliği’ni temsilen bulunduğu izlenimi verecek şekilde unvan kullanılmasını, bu şekilde duyurulmasına izin verilmesini doğru bulmuyoruz. Her şeyden önce, Mimar Sinan anısına ve onuruna yapılan haksızlığa Suha Özkan’ın mimar kimliği ile de seyirci kalmasını yadırgıyoruz. TMMOB Mimarlar Odası, kentsel gelişmelerin son Gayrimenkul Zirvesinde ulaştığı çerçeveden duyduğu rahatsızlığı mimarlar ve kamuoyu ile paylaşmakta; bu bağlamda başta yetki ve sorumlulukları olanlar olmak üzere herkesi mimarlığa, kentte ve kentliye karşı duyarlı olmaya çağırmaktadır. |