Basın Açıklamaları | |
BASIN BİLDİRİSİ: Kafkasya’da Yaşananlar, Savaşa Ne Kadar Yakın Olduğumuzu ve Barışın Önemini Bir Kez Daha Hatırlatıyor!... | |
TMMOB Mimarlar Odası 41. Dönem Merkez Yönetim Kurulu, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde, Kafkasya’da yaşanan son gelişmelerle ciddi sivil kayıplarına neden olan savaşın acımasız yüzü karşısında endişelerini kamuoyuyla paylaşmak istemiş ve aşağıdaki basın açıklamasını yapmayı kararlaştırmıştır:
1 Eylül 2008 TMMOB Mimarlar Odası 41. Dönem Merkez Yönetim Kurulu, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde, Kafkasya’da yaşanan son gelişmelerle ciddi sivil kayıplarına neden olan savaşın acımasız yüzü karşısında endişelerini kamuoyuyla paylaşmak istemiş ve aşağıdaki basın açıklamasını yapmayı kararlaştırmıştır: Savaşın insanlık suçu acı yüzünü Bosna, Irak, Afganistan gibi değişik coğrafyalardan sonra Kafkasya’da bir kez daha gördük; acımasızlığı yansıtan görüntüleri, yakınlarını, evlerini, yaşam çevrelerini yitiren insanların umarsızlığını gördük. Teknolojinin üstünlüklerinin sergilenmesini, insan aklının yaratıcılığının savaş sanayinin gelişimine nasıl hizmet edebildiğini gördük; uluslararası hukukun devlet adamlarının söylemlerinde bir demagoji nesnesine dönüştüğünü gördük. Ancak bunları yalnızca Kafkasya’da görmedik. 2. Dünya Savaşının büyük yıkımlarından sonra “bir daha asla” diyerek güçlü bir barış vurgusu yapılmış, bu acılar bir daha yaşanmasın diye savaşın başlangıç günü olan 1 Eylül, Dünya Barış Günü olarak kutsanmıştı. Ancak savaşlar bugüne dek sürdü ve bugün de bütün yıkıcılığıyla sürüyor; özellikle uluslararası güçlerin doğal kaynak paylaşımına konu olan bölgelerde ülkeler savaşa sürüklenebiliyor. İçinde bulunduğumuz bölgede, Ortadoğu’da, Balkanlar’da ve Kafkasya’da gerilim neredeyse hiç dinmedi; yıllardır birlikte yaşayan halklar kabaran milliyetçilik dalgası, doğal kaynaklarının paylaşımı, güç gösterileri gibi nedenlerin etkisiyle birbiriyle savaşa sürüklendi. Uluslararası hukuku hiçe sayan egemen ülkelerin yüzsüzce yürüttüğü iktidar oyunlarının bir parçası haline getirildiler. Bu çatışmaların acısını da tüm savaşlarda olduğu gibi, militer güçler değil masum insanlar çekti ve çekmeye devam ediyor. 20.yy içinde yaşanan savaşlarda insanoğlu nüfusunun beşte birini yitirdi; bu rakam savaş çılgınlığının sonucu olarak, uluslararası hukukça koruma altına alınan sivil kayıpların boyutlarını göstermektedir. Çünkü, ölen her insanla birlikte, farklılıkların zenginlik olarak algılandığı, kimsenin düşüncesinden, dini inancından, etnik kökeninden, cinsiyetinden dolayı ayrımcılığa uğramadığı bir dünya özlemimizden uzaklaştığımızı görüyoruz, endişe ediyoruz. Çünkü, atılan her bombayla, yok edilen her kültürel eserle birlikte eksildiğimizi, insanlık tarihinin ortak mirası olarak bizlere emanet edilen bu birikimi koruyamamanın ezikliğini duyuyoruz. Çünkü, mimari yaratıcılığın yıkıcılıkta değil, insanlara sağlıklı, güzel, yaşanılır çevreler sunmakta kullanılması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü, mimarlık mesleğinin insan odaklı özü gereği; “Türkiye Mimarlık Politikası’na Doğru” metninde belirtildiği gibi; “Mimarlık öteki sanat dallarından farklı olarak, insana yaşam çevresi sunar ve onun yaşamını belirler. Kuşaklar boyu süren bir etkiye sahiptir; bir yere ait olma, o yerle övünme duygusu verir.” Savaşın yıkıntıları arasından umutsuzluk filizlenir, övünme duygusu değil!... 1 Eylül 2008 Dünya Barış Gününde dileğimiz, “insanların yıkımların gölgesinde değil, gelecek korkusu olmadan, barış içinde sağlıklı, güvenli ve övünebilecekleri ortamlarda” yaşamalarıdır. |