9 Şubat 2004
Zümrüt Apartmanı Faciasının Sorumluları Cezalandırılmalıdır.
Mimarlar Odası Mesleğin Gereklerini Yerine Getirmediği Görülen Üyeleri Hakkında İşlem Yapacaktır.
Konya’nın merkezi bir semtinde yasal sürece uygun olarak yapılan ve ilgili Belediyesinden ruhsat alarak iskan edilen bir binanın apansız yıkılmasının nedenleri, yapılacak incelemeler sonucunda mutlaka bulunacaktır. Ama sonuçta, nedeni ne olursa olsun, içinde yaşanılan bir yapının göçmesi ve can kayıplarına, ocakların sönmesine, dayanılmaz acılara yol açması, binlerce yıllık yapı bilgisi birikimi, gittikçe yükselen malzeme kalitesi ve yapı teknolojisinin bugün ulaştığı yüksek düzey düşünülürse, hiçbir şekilde kabul edilemez.
Ülkemizde yapı işlerinin %60’lardan daha fazlasının yasalara tamamen aykırı olarak kaçak ve kuralsız gerçekleştiği bilinmektedir. Ne var ki, yasalara uygun olsa da güvenli yapılaşmanın ne yazık ki gerçekleşemediğini, hem sıklıkla yaşadığımız depremler, hem de bu son Zümrüt Apartmanı faciasında olduğu gibi örnek olaylar göstermektedir.
Mimarlık ve mühendislik hizmetlerini teknik ressamlıkla eşdeğer sayan, yasalara ve teknik kurallara yalnızca “kağıt üzerinde uymak” dışında hiçbir denetime tabi olmayan bir yapı üretimini yeğleyen, arsa spekülasyonunu ve müteahhit kârlılığını asıl amaç olarak gören bir anlayış imarlı bölgelerde dahi yaygınlaşmış, bunun sonucunda halkımızın büyük çoğunluğu niteliksiz, sağlıksız, güvensiz yapılarda yaşamaya mahkum olmuştur. Öyle ki, birçok aile, varını yoğunu vererek, krediyle, borçla edindikleri konutlarının aslında son derece niteliksiz, çoğu zaman çürük, orta şiddette bir depreme dahi dayanıklı olmayan bir yapı olduğunun farkında bile olmadan yaşamaktadır. Şurası kesin ki, ülkemizdeki yapı üretimi, genel olarak, “niteliksizdir”. İnsanlarımızın pek çoğu, özellikle konut alırken, yanıltılmakta, çok yüksek bedeller karşılığında kötü, hatta bazen çürük mal almaktadırlar.
Oysa yalnız sağlam ve güvenli değil, aynı zamanda sağlıklı ve nitelikli mekânlarda yaşamak insanlarımızın en doğal hakkıdır.
Bunun için öncelikle kaçak yapılaşmaya engel olmalıyız. Mimarlık ve mühendislik hizmetlerinin gerçek anlamda uygulanmasını başarmalı, yapı denetiminin etkin bir şekilde uygulanmasını sağlamalıyız. Çağdaş yapı ve meslek standartlarını ülkemizde de uygulamaya koymalıyız. Yalnız müteahhitlik standartlarını değil, mimarlık ve mühendislik meslek standartlarımızı da yükseltmeli, eğitimde ve meslek içi eğitimde çağdaş düzeyleri yakalamalıyız. Bugünkü yapı denetiminde, ne yazık ki, en önemli sorun, yapı standartlarımızın eksikliğidir. Denetim kuruluşlarımız, denetime esas standartlarımız olmadığı, ya da son derecede yetersiz olduğu için, bu denetimleri gerektiği gibi yapamamaktadırlar. Denetim için gerekli olan laboratuar olanakları da çok kısıtlıdır. Bir yapının olması gereken nitelikte inşa edilebilmesi, yapı standartlarımızın yükseltilmesine, çağdaş yapı norm ve standartların uygulanabilir hale getirilmesine bağlıdır. Diğer yandan, bugün dünyanın bütün gelişmiş ülkelerinde, yalnız deprem güvenliği açısından değil, yapı niteliği açısından da etkili olan mesleki sorumluluk ve yapı sigorta sistemleri geliştirilmiştir. Bu sigorta sistemlerinin de devreye girmesiyle yapı denetimi zorunlu bir ciddiyet kazanacaktır.
Türkiye’nin Avrupa Birliği üyesi olmasına yönelik çalışmaların göstermelik uyum yasaları çerçevesinde kalmaması, insanlarımızın çağdaş konutlarda, çağdaş yapılarda yaşamalarına olanak verecek yapı ve meslek standartlarının getirilmesi ve bu standartların uygulanabilir kılınması ortak hedef olmalıdır.
Yapı üretim süreci bir bütün olarak değerlendirilmedikçe, bölge planlamadan mimari uygulama ayrıntılarına, müteahhitliğin tanımından mimarlık ve mühendislik eğitimine, teknik uygulama sorumluluğundan yapı kalfalığına tüm süreç ve bu süreç içinde olup bitenler irdelenip imar düzenimiz elden geçirilmedikçe, yalnızca “yapı denetimi” yoluyla bu başarısızlığın üstesinden gelinemeyecektir.
TMMOB MİMARLAR ODASI
MERKEZ YÖNETİM KURULU
Bu icerik 1194 defa görüntülenmiştir.
|