Mimarlar Odası 41.Dönem 1. Merkez Danışma Kurulu Mersin’de Toplantısı 24-25 Ekim 2008 tarihlerinde Mersin’de, Mersin Şubesinin yeni hizmet binası toplantı salonunda yapıldı. Toplantı gündeminde bulunan;
-Örgütlenme çalışmaları,
-Mesleki Davranış Kuralları Yönetmeliği ve Etik Kurallar,
-Sürekli Mesleki Gelişim,
-Serbest Mimarlık Hizmetleri Uygulama
-Tescil ve Mesleki Denetim Yönetmeliği
konularında görüşmeler yapıldı. Mimarlar Odası birimlerinden 190 üyenin katıldığı toplantıdan sonra bir sonuç bildirgesi yayınlandı.
TMMOB MİMARLAR ODASI 41. DÖNEM
1. MERKEZ DANIŞMA KURULU SONUÇ BİLDİRİSİ
Küresel kapitalizmin ciddi bir mali krizle sarsıldığı bir süreçte, 24-25 Ekim 2008 tarihleri arasında Mersin’de “örgütlenme” temalı olarak yapılan TMMOB Mimarlar Odası Merkez Danışma Kurulu katılımcıları, yaşadığımız gündemle bağlantılı olarak aşağıdaki sonuç bildirisini kamuoyuna sunmayı kararlaştırmışlardır.

Küresel kapitalizmin derin bir mali kriz içinde olduğu bir süreçteyiz. Ne gariptir ki, yıllardır “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” diyerek başkalarına akıl veren neo-liberal ekonominin sözcüleri, şimdi akıl almaz fonlar ayırarak kendi ülkelerinde batan bankaları, yatırım kuruluşlarını kurtarıyorlar. Yani batmalarına izin verilmeyen kuruluşların riskli sermaye yapılarını kamu bütçesinden ayrılan kaynaklarla güçlendiriyorlar ve bir anlamda devletleştiriyorlar. Bu süreçte her zaman olduğu gibi temel yönelim “kârların özelleştirilmesi, zararın halka paylaştırılması” şeklinde gerçekleşiyor.
Mali krizin çıkış nedenlerinden biri olarak mortgage sistemiyle ev sahibi olmaya çalışanların kredilerini ödeyememeleri gösteriliyor. Oysa, bu sonucu yaratan, en temel insan haklarından birisi olması gereken barınma hakkının göz ardı edilmesi, gayrimenkulün mali sermayenin elinde bir borsa yatırımı aracına dönüştürülmesi anlayışıdır.
Ülkemizin dünya piyasalarındaki bu krizden yatırımların ertelenmesi, inşaatların yavaşlamasıyla doğrudan etkilenmesi kaçınılmazdır ve bunun belirtileri görülmeye başlamıştır.
Uzun bir süre gündemdeki yerini koruyacağı belli olan krizin, önümüzdeki süreçte yaratacağı insani, ekonomik, toplumsal, bölgesel sorunlar bağlamında ciddi politik sonuçları da olacağı açıktır. Dünyada ve ülkemizde uygulana gelen politikalar, inandırıcılığını yitirmekte ve gelişmeler yeni politik arayışları hızlandırmaktadır.
İşte bu ortamda bir araya gelen ve 1990’larda egemenleşen politikalarından en çok etkilenen bir mesleğin ve meslek kuruluşunun mensupları olarak, mesleki ve toplumsal ortak geleceğimizle ilgili aşağıdaki görüşlerimizi kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz:
- Krizle bağlantılı olarak oluşan ekonomik durgunluk, uluslararası ekonomik örgütlenmelerin (Avrupa Birliği, DTÖ, IMF, Dünya Bankası) kendilerini yeniden gözden geçirmelerine neden olacak ve büyük bir olasılıkla hedefler (genişleme vb.) yenilenecektir. Bu kapsamda “kuralsızlaştırma” politikalarının da inandırıcılığının tartışmalı hale geleceğini, 2000’lerden beri ele aldığımız küresel hizmet ticaretinin, mesleğimizi, örgütümüzü nasıl etkilediğine ilişkin tartışmaların yeni bir boyut kazanacağını söyleyebiliriz. Bu anlamda “eşitlik” ve “karşılıklı tanıma” ilkelerini daha güçlü bir biçimde öne çıkarmalıyız.
- Küresel sermayenin yalnızca ranta dayalı kentsel dönüşüm ve yenilenme projeleri ile kentlerimizin geleceğini karartan, yaşam alanlarımıza, kentlerimize, tarım alanlarımıza, tarihî, kültürel ve doğal varlıklarımıza el koyma girişimlerine karşı yürüttüğümüz ısrarlı politikalar, bu süreçte daha da anlamlı ve anlaşılabilir hale gelecektir.
- Küresel sermaye ile işbirliği içindeki iktidarlar tüm dünyada yasal düzenlemelerle, ulusal ve uluslararası aygıtlarla ekonomik, siyasal, mesleki tüm toplumsal yaşantımıza küresel denetim mekanizmaları getirmektedir. Sosyal devletin yok edildiği bir ortamda geniş halk kitleleri yoksulluğa ve işsizliğe mahkum edilmektedir. Krizle birlikte artacak olan yoksulluk ve işsizlilikle mücadelede sorunun kaynağını doğru saptayarak sosyal politikaların savunulacağı bir örgütlenme zemini oluşturmak için hızlı adımlar atılmalıdır.
- Geliştirilmesi gereken sosyal politikalarla bağlantılı olarak, “konut ve barınma hakkının” temel bir hak olarak tanınması ve kamu eliyle üretilen toplu konut uygulamalarının bu temelde ele alınması gerekmektedir. Ancak TOKİ eliyle üretilen uygulamalar bu gereksinime karşılık gelmemekte; tersine yapılan düzenlemelerle sektörel olarak tek hakim kuruluş haline gelen ve ancak faşizm uygulamalarında görülebilecek bu yapıyla, rantın yeniden üretilme politikaları hız kazanmaktadır. Bağlantılı olarak yapılan kentsel dönüşüm uygulamaları da sosyal ayrımcılığı artırmaktadır. Bu kaygı verici durum kentlerimizin geleceğine ilişkin sorunların da artacağı ve çözülemez hale geleceği anlamına gelmektedir.
- Cumhuriyet dönemi mimarlık mirasımıza yönelik tehdit ve duyarsızlıklara karşı tarihî ve kültürel mirasımıza, Cumhuriyetimizin birikim ve kazanımlara sahip çıkmak, çağdaş anlamda mimarlık örgütlenmelerinin kuruluşunun 100. yılını yaşadığımız bir dönemde örgütlenmemize daha ciddi bir sorumluluk yüklemektedir.
- Kapitalizmin dünyanın ekonomik, kültürel, doğal ve insan gücü varlıklarına el koymak amacıyla yarattığı etnik, bölgesel ve çoğu zaman tüm dünyanın geleceğini tehdit eden bunalımlar ve savaşların daha da yaygınlaşabileceği, barışa gereksinimimizin daha da artacağı bir döneme giriyoruz. Bu konuda insani ve toplumsal yükümlülüğümüz daha da artacaktır.
- On yıllardır yakıcı bir şekilde süren, yaşanılan son provokasyonlarla yeni acılar yaşanmasına neden olan ve ülkemizin ekonomik, toplumsal, siyasal dengelerini olumsuz yönde etkilemeye devam eden Kürt sorunu bağlamında egemen güçlerin Ortadoğu’daki kardeş halkları birbirine düşüren politikalarına karşı uyanık olmak, etnik ayrımcılığa karşı durmak bir insanlık görevidir. Geleceğin bugünün bütün renkleriyle kurulacağı, etnik kimliklerin barış içinde tanındığı, bir arada yaşadığı, ekonomik ve toplumsal haklardan eşit olarak yararlandıkları, kültürel zenginliklerin geliştirilmesinin amaç edildiği demokratik bir “Türkiye” dileğimizi bir kez daha iletiyoruz.
Yeni Anayasa tartışmaları ile bağlantılı olarak siyasal iktidarın meslek odalarını işlevsiz kılmaya dönük hazırlıkları artmış, TMMOB Yasası’nın da değiştirilmesi gündeme gelmiştir. Cumhurbaşkanlığı DDK’nın, Odalardan istediği dokümanların niteliği, TURMOB Yasası sırasında ertelenen düzenleme sürecinin devam ettirildiğini göstermektedir.
Bilindiği üzere 1980 darbesi ile birlikte ülkemizdeki bütün demokratik yapılarla birlikte, Mimarlar Odası kadroları da tasfiye edilmeye çalışılmıştı. Ancak 1980’li yıllarda Mimarlar Odası’nda sorumluluk alan kadrolar, dönemin genç unsurlarıyla birlikte “12 Eylül Faşizmi”ne ve “gerici Anayasa”ya karşı mücadelelerini sürdürerek Mimarlar Odası’nı ayakta tutmanın, varetmenin öncülüğünü yaptılar, daha sonra Odanın varlık savaşımı yeni biçimler aldı ve bugünlere ulaştık.
Mimarlar Odası tarihiyle simgeleşen “Mimarlar Odası Toplum Hizmetinde” sloganında somutlaşan çalışma anlayışı bugün de bize yön gösteriyor. Yoketme girişimlerine karşı aynı duyarlılıkla, “örgütlenmemizi, örgütsel donanımızı ve örgütsel dayanışmamızı” güçlendirerek bu savaşımı sürdüreceğiz.
Bu politik yaklaşıma bağlı olarak Danışma Kurulumuz, Mimarlar Odası’nın demokratik, katılımcı, kapsayıcı ve paylaşımcı (kolektif) örgütlenme niteliğinin geliştirilmesi ve örgütsel gelişimin, araştırma-bilgi ağırlıklı yapısal nitelik kazanması için 2009 yılında yapılacak olan “Örgütsel Gelişim” odaklı olarak Olağanüstü Genel Kurul sürecine yönelik değerlendirme sürecini başlatmıştır. Bu süreç bir yandan bölgesel ve tematik toplantılarla oluşturacağımız üyelere dönük paylaşım ortamlarının çoğalmasına, diğer yandan yapılı çevre üretiminin asli unsurları ve toplumla birlikte geliştireceğimiz dayanışma bağlarının güçlenmesine yönelik çabalarla daha da zenginleştirilmelidir.
Küresel sermayenin yarattığı krizlerle, yalnızca bizi değil, tüm dünyayı saran yoketmeye varan girişimlerine karşı, kendi mimarlık değerlerimizi kendi gerçeklerimizle buluşturarak, “mimarlığın toplum hizmetinde olacağı” bir geleceği, meslektaşlarımızla birlikte oluşturma iradesi ve kararlılığı içinde, “ortak geleceğimiz için örgütlenme ve dayanışma çağrımızı” kamuoyuna sunuyoruz.
-----------------
Mersin Danışma Kurulu Açılış Konuşması
Bülend Tuna
24 Ekim 2008
Değerli meslektaşlarım, Merkez Yönetim Kurulu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Danışma Kurulumuz tüm dünyada etkisini gösteren derin bir mali krizin yaşandığı bir ortamda toplanıyor. Yıllardır “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” diyerek, dünya âleme akıl veren neo-liberal ekonominin sözcüleri şimdi akıl almaz fonlar ayırarak kendi ülkelerinde batan bankaları, yatırım kuruluşlarını kurtarıyorlar. Yani batmalarına izin verilmeyen kuruluşların riskli sermaye yapılarını kamu bütçesinden ayrılan kaynaklarla güçlendiriyorlar. Her zaman olduğu gibi temel yönelim “kârların özelleştirilmesi, zararın halka paylaştırılması” şeklinde gerçekleşiyor.
Bildiğiniz gibi gündemdeki bu mali krizin çıkış nedenlerinden biri olarak mortgage sistemiyle ev sahibi olmaya çalışanların kredilerini ödeyememeleri gösteriliyor. Oysa biz bunun arkasında doymak bilmeyen kâr hırsını, en temel insan haklarından birisi olması gereken barınma hakkının göz ardı edilmesini, gayrimenkulün mali sermayenin elinde bir borsa yatırımı enstrümanına dönüştürülmesinin acı sonuçlarını görüyoruz.
Ülkemizin dünya piyasalarındaki bu krizden yatırımların ertelenmesi, inşaatların yavaşlamasıyla doğrudan etkilenmesi kaçınılmazdır ve bunun emareleri görülmeye başlamıştır. Halkımızın giderek yoğunlaşan işsizlik ve yoksulluk girdabında daha fazla ezilmemesini sağlayacak tedbirlerin alınması en içten dileğimizdir. Yaklaşan yerel seçimler ortamında dünya krizinin ve ülkemize yansımasının sıkça gündemimize gelmesi kaçınılmaz olacaktır.
Bir süreden beri küreselleşmeyi bir başka boyutuyla da ele alıyor, bunun bir uzantısı olarak küresel hizmet ticaretinin yoğunlaşmasının mesleğimizi, örgütümüzü nasıl etkilediğini tartışıyoruz. Bunun örgüt yapımızda, meslek pratiğimizde ne gibi değişikliklere yol açacağını değerlendiriyor, gelişmeleri gerek yurtiçinde, gerekse uluslararası alanda yakından izliyoruz. Sadece izlemekle yetinmiyor, aktif olarak katılmaya, katkı yapmaya, süreci etkilemeye çalışıyoruz. Özellikle uluslararası alanda mesleğimizle ilgili platformlara etkin bir şekilde katılmamız, üretilen metinleri ve farklı görüş noktalarını kısa zamanda dilimize çevirerek meslek ortamına sunmamız, farkındalığın artmasında önemli bir etken olmuştur. Elimizin altında dünya mimarlık gündeminin temel konuları, ana metinler Türkçeye çevrilmiş olarak bulunmaktadır ve üzerinde kapsamlı değerlendirilmeler yapılmasını beklemekte, daha farklı okumalarla irdeleme ortamlarının açılmasını, kararlar alınmasını, yol haritasının yeniden belirlenmesini veya gözden geçirilmesini gündemimize getirmektedir.
Değerli meslektaşlarım,
Genel Kurulumuz bu gelişmelerin ışığında dönemin öncelikli konuları arasında örgüt sorunlarının geldiği tespitini yapmış ve bizi bu konuyla görevlendirmiştir. Genel Kurulumuzun bize verdiği bazı görevler arasında değiştirilmesi, yenilenmesi gereken yönetmelikler vardır. Mevcut mevzuatımızın, yönetmeliklerimizin, işleyiş ve çalışma yöntemlerimizin yetmediği, gelişen şartlara göre güncellenmesi gerektiği yönünde bir tespitimiz de vardır. Bu Danışma Kurulumuzda bunları ele alacak ve değerlendireceğiz. Sizlerin burada yapacağı katkılarla önümüzdeki çalışma döneminde yürütülecek çalışmalarımız şekillenecek ve geliştirilecektir.
Şüphesiz konunun bu çerçevenin ötesinde bir genişlikle ele alınması gerekmektedir ve Örgütlenme Çalışma Grubu’nun ve danışma kurulumuzun gündemi bu anlayışla belirlenmiştir. Önemli olan bir zihniyetin, bir çalışma anlayışının irdelenmesi, gerekiyorsa değiştirilmesi, bunun hissedilmesi, bu yönde bir arayışa gidilmesi, çözüm yollarında örgütsel bir mutabakatın aranması, bulunmasıdır.
Bugün gündemimizde bulunan konuları şöyle sıralayabiliriz:
- Örgütlenme çalışmaları üzerine genel değerlendirme
- Şube olma kriterlerinin belirlenmesi / mevcut kriterlerin pekiştirilmesi
- Temsilciliklerde bütçe planlaması
- Mesleki Davranış Kuralları Yönetmeliği’nin gözden geçirilmesi ve Etik Kurallar ile ilgili çalışmaların başlatılması
- İşyeri Temsilciliği Yönetmeliği’nde yapılacak değişiklikler
- SMGM çalışmalarının ve SMGM Yönetmeliğinin gözden geçirilmesi
- SMM yönetmeliğinde yapılacak değişikliklerle ilgili öneri
Bu konularla ilgili olarak da sizlere dağıtılan kitapçıkta raporlar bulacaksınız. Bunlar üzerine yapacağımız görüşmelerden sonra Olağanüstü Genel Kurulumuza kadar nasıl bir yol izleyeceğimiz belirlenecektir. Olağanüstü genel kurulumuzu Nisan ayında gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Bu zamana kadar pek çok konunun netleştirilebileceğini düşünüyoruz. Ancak bazı konular bu genel kurulun gündemine gelmekle birlikte daha uzun süre bizlerin önünde duracak, daha detaylı ele alınmayı, işlenmeyi, üzerinde kapsamlı çalışmalar yapılmasını gerektirecektir.
Değerli meslektaşlarım,
Raporda yer alan görüşlerin yanı sıra özellikle dikkatinize sunmak istediğim hususlar konusunda bazı vurgulamalar yapmayı gerekli görüyorum. Bunlardan birincisi verimli bir örgüt işleyişinin sağlanması yönünde yapılmasını gerekli gördüğümüz düzenlemelerdir. Artan üye sayısı, buna bağlı olarak artan şube ve temsilcilik sayısı Odamızın merkezi ile şubeleri arasındaki ilişkinin daha başka yöntemlerle zenginleştirilmesini, etkinleştirilmesini gerekli kılmaktadır. Genel Merkezin bu yapılanmasıyla etkin bir şekilde örgüt sorunlarıyla ilgilenebilmesi giderek zorlaşmaktadır. Mevcut 25 şubemizin ve yeni kurulacak şubelerin, temsilciliklerin merkezle ilişkisinin sıklaştırılması, çalışmalarda merkez şube uyumunun sağlanması gerekmektedir. Mevcut mali ve idari denetim mekanizmalarının sağlıklı bir şekilde işletilmesinin ötesinde bir örgütlenme sistematiğinin nasıl hayata geçebileceği, geçmiş tartışmaların da ışığında yeniden gündeme gelebilir ve gelmelidir.
Farklı şube yapılarının olduğu bir gerçektir; bunun bir veri olarak ele alınması ve değerlendirilmesi, çözüm önerilerinin bu gerçeğimiz üzerinden geliştirilmesi gerekmektedir. Bazı şube ve temsilciliklerimizin coğrafi konumları ve diğer özel durumları nedeniyle mevcut kuralların esnetilebileceğini düşünüyorum, örgütümüzün yurt sathındaki yaygınlığının gözetilmesi bizleri bazı tedbirler ve yöntemler geliştirmeye zorlamaktadır. Ancak bu durumda da Mimarlar Odası birim yöneticilerinin, sadece o kentteki mimarların temsilcisi olmadıklarını, aynı zamanda Mimarlar Odası’nın o kentteki temsilcisi oldukları gerçeğini unutmamalarını vurgulamamız yerinde olacaktır. Bu kapsamda Oda yöneticilerimizin ve Oda personelimizin en başta Oda mevzuatı olmak üzere bir eğitime tabi tutulmalarının da gündeme gelebileceğini düşünebiliriz.
Örgütlenme Çalışma Grubu’nun orta vadeli çalışmalar kapsamında ele aldığı bir çalışma da Genel Kurul yapısının gözden geçirilmesidir. Genel Kurulumuzun daha sağlıklı işleyebilmesi için geliştirilen, delege sayısının sınırlanması gibi önerileri değerlendireceğiz. Genel Kurulumuzun daha verimli olabilmesi, örgütümüzün yöneticilerinin seçilmesinin ötesinde, gündemimizdeki sorunlarla nasıl baş edeceğimizin tartışılabilmesi yollarının da bulunması gerektiğini düşünüyorum. Seçim yöntemlerimizin, aday olma ve adayların öngörülerini açıklamalarına, birlikte aday olanların programlarını Genel Kurula ve şüphesiz mümkünse Genel Kurul öncesinde örgüt bütünlüğüne sunabilmesine olanak verecek şekilde düzenlenmesinin yararlı olacağını düşünüyorum. Bu ve benzeri önerilerin yasal nedenlerle hayata geçirilmesi zor olsa da, örgütçe benimsendiği ve istendiği takdirde uygulanabilir bir şeklinin bulunabileceğine inanıyorum.
Örgütsel çalışmalar kapsamında yeni gündeme gelebilecek bazı yapıların olabileceği değerlendirilmiş, bir araştırma ve geliştirme akademisinin kurulması gibi öneriler gündeme gelmiştir. Aslında bu kapsamda ele alınan bazı yapılar süreç içerisinde gündemimize gelmeye başlamıştır, daha da geleceklerdir. Mimarlık Vakfı kuruluşunun 12. yılını kutlamıştır, SMGM ve MİAK yakın zamanda oluşturulmuş ve kurumlaşmalarını tamamlamışlardır. Her bir yapı benzerlikleri ve farklılıkları ile birlikte hayatımıza girmişlerdir. Önümüzdeki dönemde Mesleğe Kabul Kurulu’nun oluşturulması gündemdedir. Öğrencilere yönelik yapılanmalar, staj eşgüdüm kurulu, mimarlık öğrencileri birliği, yaz okullarının örgütlenmesi gibi konular tartışılmaktadır. Ar-Ge çalışmalarının nasıl sağlıklı bir şekilde yürüyebileceği irdelenmektedir. Bütün bu yapıların meslek örgütümüzle nasıl bir ilişki içerisinde çalışma yürütecekleri, ne gibi görevler üstlenecekleri çok dikkatli bir şekilde irdelenmelidir. Oda yönetimlerindeki tartışmalardan etkilenmeden, Oda’ya rağmen veya Oda’yla rekabet eden bir kurumlaşma değil, mimarlık çalışmalarına, mesleğimizin gelişmesine, dolayısıyla Oda’ya üretimleriyle hizmet vermeleri, yardımcı olmaları amaçlanmaktadır. Böylesi ihtiyaçların giderilmesi için getirilen önerilerin Oda içerisinde ve yakınında Oda yönetimlerine yönelik muhalefetin yapılandığı yerler olması, Oda içi iktidar tartışmalarının araçları gibi kullanılmaları endişesini haklı olarak duymamız, ama bunun aşılabileceğini de düşünerek davranmamız, ürkmememiz gerekiyor.
Çok önemli bir konuda, mesleki yetkilendirme başlığı altında ele alarak tartışacağımız konuları şöyle sıralayabiliriz:
- Mesleki yetkinin verilmesinin koşullarının belirlenmesi
- Mesleki yetkinin yenilenmesinin koşullarının belirlenmesi
- Kaliteli bir mimarlık hizmetinin verilebilmesinin koşullarının aranması
- Mimarlık eğitiminin uluslararası standartlarda olabilmesinin koşullarının yaratılması
- Meslek pratiği uygulamasının düzenlenmesi
Bu konularla ilgili olarak bir açıklama yapmayı bu aşamada gerekli görmüyor, hatırlatmakla yetiniyorum. Önümüzdeki yıllarda sürekli olarak bunları tartışacağımızı bilmenizi isterim.
Mimarlar Odası’nın gündemindeki işleri layıkıyla yerine getirebilmesi, hizmetlerin kesintiye uğramaması da şüphesiz önemlidir ve bunun için mali yapımızın güçlendirilmesi ve sürekliliğinin sağlanması gerekmektedir. Bu konunun da bir çalışma alanı olarak ele alınması ve yapılanma konularıyla birlikte değerlendirilmesi yerinde olacaktır.
Oda’nın enerjisinin önemli bir kısmını üstüne çeken mesleki denetim hizmetlerinin daha sağlıklı ve etkin bir şekilde nasıl yapılacağının her zaman gündemimizde olduğunu biliyorsunuz. Oda personelimizin önemli bir kısmı bu alanda görevli olarak çalışmaktadır, yine de gerek meslektaşlarımız gerekse biz Oda yöneticileri bu hizmetimizi yeterli bir şekilde yerine getirdiğimizi söyleyemiyoruz. En azından Türkiye’nin her yerinde benzer şekilde gerçekleştirebildiğimizi söyleyemiyoruz. Oda Yönetimleriyle farklı yaklaşımlarımız, beklentilerimiz, söylemlerimiz olabileceğini ama mesleki denetim hizmetlerinin yürütülmesi başta olmak üzere Oda hizmet sunumlarında farklılıklara gitmeden aynı hizmeti sunabileceğimizi düşünüyorum. Oda yönetimlerinde göreve talip olma duygusunun bir başkasının kötü hizmetleri veya yanılgısı üzerine değil, daha iyisini yapmak, bunu yapabileceğini göstermek fikri üzerinden kurgulanması gerektiğini, sürekliliğin ancak böyle sağlanabileceğini düşünüyorum.
Değerli meslektaşlarım,
Yeni konular gündemimize gelmekte, Genel Merkezin ve Oda’nın iş hacmi sürekli artmaktadır. Yönetime kim gelirse gelsin, Mimarlar Odası’nın ve çevresinde Oda’ya destek verebilecek demokratik güçlerin fikri ve gönüllü desteğini sağlamadan, bu artan iş yoğunluğuyla baş edebilmek mümkün değildir. Oda çalışmalarına destek verebilecek olanların katkılarını esirgeme, bizim de bu katkıları reddetme lüksümüz yoktur. Bu katkıların nasıl sağlanacağının belirlenmesi, böylesi ortamların yaratılması görevi şüphesiz yönetimde olanların üzerindedir.
Bu dönem ele alacağımız çalışmaları aktardığımız programımızda yer alan konuları sizlerle birlikte değerlendirmeyi, geniş katılımlı MYK toplantılarında birlikte üretmeyi önemsiyoruz. Önümüzdeki ay İzmir’de yapacağımız toplantıda yerel seçimler konusunu ele alacak ve hazırlamakta olduğumuz raporu sizlerle birlikte değerlendireceğiz. Bir sonraki konumuz ise Toplum ve Mimarlık çalışmaları olacaktır. Burada yazdığımız her satır üzerinde ayrıntılı bir şekilde durmak, sizlerin katkısını almak, akıl akıl üstüne koymak ve düşünülenleri hayata geçirebilmek önemli bir performans gerektirmektedir. Bu ise sadece Yönetim Kurulu’nun değil hepimizin Oda’nın performansının bir göstergesi olacaktır.
Katkınız ve katılımınız için şimdiden teşekkür ediyor, Danışma Kurulumuzun verimli geçmesini diliyorum.
Bülend Tuna
Genel Başkan
Bu icerik 1234 defa görüntülenmiştir.