28 Aralık 2009

AKP iktidarının beceriksiz ellerinde ülkemizin içine yuvarlandığı durum kaygı verici bir hal almaya başlamıştır. Bir yanda devletin temel kurumları birbirleriyle kamuoyu önünde aleni bir şekilde kavga ederken, halkımız aş ve iş kaygısı ile sokaklara dökülmekte, haklarını arayan Tekel işçileri günlerdir Ankara sokaklarında polis baskısına maruz kalmaktadır. Bütün bunların yanı sıra mevcut iktidarın, üzerinde iyice düşünülmeden, içi doldurulmadan kamuoyuna sunduğu Kürt açılımının ardından gerginleşen ortamdan derin bir kaygı duymaktayız. Yıllardır en acımasız bir şekilde hüküm süren kanlı terör ortamının bitirilmesine yönelik kapsamlı önerilerin, demokratik barış ortamının oluşmasını sağlayacak adımların atılmasını beklerken yaşadığımız süreç derin bir hayal kırıklığı olmuştur. Son olarak Diyarbakır’da belediye başkanlarının da içinde bulunduğu toplu gözaltına alınmalarla gelinen nokta sorunlarımızın barışçı bir ortamda çözümünden hızla uzaklaşıldığının bir habercisi niteliğindedir.

Tüm sorunlarımızın çözümünde barışçıl ve demokratik bir yaklaşımın hâkim olması toplum olarak geleceğimize daha bir umutla bakmamızın güvencesi olacağına inanıyoruz. Her türlü kışkırtıcı söylem ve yaklaşımlardan uzak durmamız gerektiğine yürekten inanıyoruz. Yıllardır süren çatışmaların, sorunlarımızı çözmek yerine, daha çok içinden çıkılamaz hale getirdiğini görüyoruz.

Toplumda demokrasi kültürünün yaygınlaştırılması, herkesin ihtiyacı ve hakkı olan barış ortamının sağlanması, silahların susması için, barış çağrılarının daha güçlü ve inançlı bir şekilde dile getirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Kalıcı bir ülke ve dünya barışının tüm insanlığın ortak amacı olması, bunun gerçekleştirilmesi için de bu ülkede yaşayan tüm bireylerin, kurumların olağanüstü bir hassasiyetle çaba göstermeleri gerektiğine inanıyoruz.

Mimarlar Odası olarak hangi etnik, dini, siyasi görüşe sahip olursa olsun her onurlu insanın ülkemizde yaşanan siyasal, ekonomik ve toplumsal gelişmelere kaygı ile baktığını biliyoruz.
Bunun için de çatışma yerine uzlaşma kültürünün benimsenmesi ve demokratik bir toplum olmanın vazgeçilemez koşul olduğunun altını bir kez daha çizmenin doğru bir yaklaşım olacağına inanıyoruz.

Barışa bir şans verelim; ülkemizin, gençlerimizin geleceğinin karartılmasına izin vermeyelim.