30 Nisan 2012
Dünya emekçilerinin “Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü” 1 Mayıs’ta, çalışanların anti-demokratik baskılarla etkisizleştirilmeleri, hak kayıplarına uğratılmaları ve açlık koşullarda yaşamaya mahkum edilmeleri gibi dayatmalar karşında sürdürdükleri hak arama çabalarında her zaman yanlarındayız ve onlarla dayanışma içinde olmaya kararlıyız.
Bütün dünya emekçilerinin birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs, 1886 yılından bu yana geçen 126 yıldır yaşanan uyanışın birikimini geleceğe taşıyan bir bayram günü olarak kutlanmaktadır. Aynı zamanda bu süreç, emek - sermaye çelişkisinde emekten yana güçlerin mücadelesinin tarihi olmuştur.
Genel olarak dünyada emekçiler aleyhine bir sürecin işletildiği günümüz koşullarında, ülkemizde çalışanların durumu çok daha fazla ağırlaşmaktadır. İktidarın izlediği “emek karşıtı” politikalarla, var olan ekonomik, sosyal ve demokratik kazanımlar ortadan kaldırılırken, en küçük insani talepler dahi akıl almaz baskılarla yok edilmeye çalışılmaktadır.
Ülkemizin hukuk ve demokrasi tarihini bakımından “12 Eylül 2010 Anayasa Referandumu” ile başlayan yeni süreçte; önce yargının iktidarın kontrolüne alınması; ve daha sonra 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri sürecinde çıkarılan KHK marifetiyle Meslek Örgütlerine ve Sendikalara yönelik “işlevsizleştirme ve yok etme” operasyonları gerçekleştirilmektedir. Buna gelişmelere bağlı olarak meslek mensupları ve emekçiler güvencesiz bırakılmaktadırlar. Mimarlar odası olarak; çağdaş ülke normlarıyla ve örgütlenme haklarıyla bağdaşmayan bu anti-demokratik ve “otoriter” politikaları şiddetle kınıyoruz.
Öte yandan emek birikimlerimizle var edilen bütün kamusal ve toplumsal varlıklarımıza “yağmacı” anlayış göz dikmiştir. Bu amaçla kamusal varlıklar “haraç-mezat” pazara sürülerek talan edilmektedir. Ve emeğin istismarı daha kapsamlı ve her alanda sistemli bir şekilde sürdürülmektedir.
Bin bir emek, özveri ve alın teri ile yaratılan kamu kaynaklarının küresel ve yerli kimi sermaye gruplarına peşkeş çekilmesi, son yıllardaki emek sömürüsünün en önemli şekillerinden biri olmuştur. Bu çerçevede iktidar tarafından gündeme getirilen “kentsel dönüşüm” ve “çılgın” projelerle kentsel ve doğal alanlarımız küresel sermayeye sömürü ve iş alanı olarak sunulmakta ve bunun sonucunda yaşam kaynaklarımız yok edilmektedir.
Yeni “rant” yaratma anlayışı doğrultusunda emekçilerin yaşadığı mahalleler hedef alınmaktadır. Bu yaklaşımlarla kentsel mekânda var olan “varsıl-yoksul” ayrışmasının daha da derinleşmesi, kültürel zenginliklerimizin ve toplumsal barışın tamamen ortadan kaldırılması, emekçiler ve toplumsal süreçler açısından var olan kaosun daha da derinleşmesi gündeme gelmektedir.
İnsanlığın yarattığı evrensel değerlerle bağdaşmayan, toplum ve çevre haklarını yok sayan bu “yıkım ve yağma” dayatmalarını reddediyoruz.
Çok önemli diğer bir konu ise, Türkiye’nin emperyalizmin taşeronluğunda adım adım Suriye ile savaşa sürüklenmesidir. Bizler, ülkemizde, bölgemizde ve dünyada barış için çabaların öneminin arttığı koşullarda; savaş kışkırtıcılığı yapılmasını ve Suriye halkına karşı savaş açılmasını asla kabul etmiyoruz.
Gerçekte toplum olarak ihtiyacımız; bilimin rehber alındığı, demokrasi ve hukukun esas olduğu, emeğin hak ettiği saygınlığı kazandığı, barış ve esenliğin yaşandığı bir geleceğin birlikte inşasıdır.
Bu sorumluluk doğrultusunda ve 58 yıllık birikin ve gelenekleri ışığında çalışmalarını sürdüren Mimarlar Odası olarak, ülkemizde yaşanan her türlü baskı, istismar, ayrımcılık, sömürü, hukuksuzluk karşısında emekçilerle birlikte ve omuz omuza mücadele edeceğimizi kamuoyumuza duyuruyoruz.
Bu ilkesel yaklaşımlar ve en samimi duygularla tüm çalışanların ve meslektaşlarımızın birlik, mücadele ve dayanışma günü olan “1 Mayıs Emek Bayramı”nı kutluyoruz.
TMMOB MİMARLAR ODASI
Bu icerik 1542 defa görüntülenmiştir.
|