23 Ekim 2014
1999 Marmara Depremlerinin on iki yıl ardından; büyük bir bölümü 1. ve 2. derece deprem bölgesi olan Van’da, 23 Ekim 2011 tarihinde 7,2 büyüklüğünde ve 9 Kasım 2011 tarihinde 5,6 büyüklüğünde meydana gelen depremlerde 644 yurttaşımız hayatını kaybetmiş, 252 yurttaşımız ise yaralanmıştır.
Ülkemizde sık aralıklarla büyük şiddette depremler yaşanmakta olmasına rağmen, toplumsal ve yönetimsel hafızanın oluşturulamamış olması nedeniyle; Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, Van’da acil durum yönetiminde yetersiz kalmıştır. Depremzedelerin acil barınma gibi yaşamsal ihtiyaçları 2012 yılı Mart ayına kadar tamamlanamamış, bu süreçte çadırlarda yaşamak zorunda kalan 12 depremzede kış koşulları nedeniyle yaşanan yangınlarda hayatını kaybetmiştir. Afetlerin üzerinden geçen üç yılın ardından ise kalıcı konutlarda hak sahibi olamayan depremzedeler, prefabrik konutlarda yaşamaya devam etmektedir.
Depremlerin ardından; kentteki mevcut yapılaşmanın güvenli hale getirilmesi ve öncelikle de tehlike arz eden yapıların hasar durumunun tespit edilerek yıkılması aşamasında, Van Valiliği, Van Belediyesi, TMMOB Mimarlar Odası ilke TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası arasında yapılan bir protokol ile 28 Kasım 2011 tarihinden itibaren kurumlar arası ortak çalışma yürütülmesi kararı alınmıştır. Bu karar ile Van Afet Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nca yürütülen hasar tespiti ve sonrasında yapılacak diğer çalışmaların sistemli ve sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilmesine katkıda bulunmak üzere meslek Odalarımız sorumluluk almışlardır. Odamız, deprem bölgesinde “Mesleki ve Toplumsal Sorumluluğumuzu Yerine Getirmek Üzere Gönüllü Mimarlarla Van’dayız” çağrısıyla hasar tespiti konusunda eğitim almış 120 gönüllü mimar üyesi ile bir ay boyunca hasar tespit çalışmalarında görev almıştır.
Afet bölgesinde yapılan inceleme ve tespitler sonucunda yaşanan yıkım ve can kayıplarının bilimsel esasları göz ardı eden planlama, yapılaşma ve denetim süreçleri olduğu ortaya çıkmıştır.
Van Depremi ile yaşanan yıkım; kentlerimizde göç, kaçak yapılaşma ve gecekondulaşma süreçlerinin ardından kentsel dönüşüm ve yenileme sürecini başlatan “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun”un yürürlüğe sokulması için bir gerekçe olarak gösterilmiş ve uygulama sorumluluğu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na verilmiştir. Ancak Bakanlık ve TOKİ tarafından yürütülen kentsel dönüşüm amaçlı proje ve uygulamalar, bilimsel şehircilik ve planlama ilkelerine uymadığı gibi, kamu yararına aykırı uygulamaların da önünü açmaktadır.
Milat olarak kabul edilen 1999 yılında yaşanan Büyük Marmara Depremi ve 12 yıl sonra 2011’de Van’da meydana gelen depremler sürecinde kentlerimiz afetlere karşı hazırlanmadığı gibi; kamu arsa ve binaları, hazine ve 2B orman, otlak, mera ve tarım arazileri rant amaçlı elden çıkarılmış ve yağmacı uygulamalara açık hale getirilmiştir.
Afetler ve kriz durumlarında başarılı iyileşme süreçleri, müdahalede yer alan tüm aktörlerin koordinasyonu ve işbirliği ile mümkündür. Afet ve afet sonrası süreçlerin yönetimi hakkında merkezi-yerel yönetimlerce geliştirilecek politikaların bilim insanlarını, meslek odalarını, akademik kuruluşları ve ilgili tüm kesimleri dikkate alarak oluşturulması zorunludur.
Mimarlar Odası olarak doğal afetlerin tahribata ve can kaybına yol açmasının temelinde yer alan, mimarlık ve şehircilik ilkelerine aykırı gerçekleştirilen planlama, yapılaşma ve denetleme süreçleri karşısında mücadelemizi sürdüreceğimizi; bu konudaki deneyim, birikim ve bilgilerimizi kentsel dönüşüm baskısı altındaki kentlerimiz için toplum yararına kullanacağımızı bir kez daha vurguluyoruz.
Değerli kamuoyumuza saygı ile duyurulur.
TMMOB Mimarlar Odası
Bu icerik 746 defa görüntülenmiştir.
|