MART 2025
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 |
 
    Raporlar ve Görüşler
     
    TMMOB Mimarlar Odası’nın “Mesleki Yeterliliklerin Düzenlenmesi ve Tanınması Hakkında Kanun Tasarısı Taslağı” Üzerine Değerlendirmeleri

    26 Nisan 2004

    Odamızın 29 Aralık 2003 tarihinde “Mesleki Yeterliliklerin Düzenlenmesi ve Tanınması Hakkında Kanun Tasarısı Taslağı” üzerine hazırladığı ön raporda belirtilen görüşlerimize ek olarak, tasarı taslağının redaksiyonu yapılmış son haline ilişkin değerlendirme ve önerilerimiz aşağıda sunulmaktadır.

     

     

    GENEL YAKLAŞIM

     

    Yasa Tasarısı Taslağı’nın dayanak aldığı 12 Mart 2002 tarihli COM 2002 (119) Direktifi şu anda bir “öneri metin” niteliğindedir. Yürürlükte olan tüm Sektörel Direktifler (Bunlara Mimarlar Direktifi de dahildir) kaldırılarak Avrupa çapında 400 den fazla meslekte mesleki tanıma konusunu düzenleyen tek bir Direktif yürürlüğe girecektir.

     

    Öncelikle, belirtmek gerekir ki, taslağın esasını oluşturan Direktif metni, mimarlığın, binaların niteliğinin, binaların yapılı çevre ile uyumunun, doğal ve kentsel çevrenin, toplu ve bireysel kültürel mirasın, kamu çıkarını ilgilendiren asli öğeler olduğunu belirten 85/384 CEE Direktifini ve Avrupa vatandaşlarının günlük yaşam çevresinin kalitesini yükseltmek amacıyla alınan 2001/C73/04 sayılı “Avrupa’da Mimarlığın Niteliğine İlişkin Karar”ı dikkate almamıştır. Hem Uluslararası Mimarlar Birliği (UIA) ve Avrupa Mimarlar Konseyi (ACE) belgelerinin ve hem de halen yürürlükte olan Direktif ve karar metinlerinin üzerinde en önemle durduğu “mimarlığın entelektüel, kültürel, sanatsal, mesleki bir uğraş olduğu; mimari hizmetin de, dolayısıyla, aynı zamanda kültürel ve ekonomik boyutu olan profesyonel bir hizmet olduğu”, “mimarların Avrupa Birliği Ülkeleri içinde serbest dolaşımında yurtdışında bulunan meslektaşlar tarafından kılavuz olarak kullanılacak davranış kodları önerilmekle birlikte ev sahibi ülkenin ulusal Davranış Kodları’nın geçerli olduğunu akılda tutmaları”, “Mimarlar, tescilli olmadıkları bir ülkede bir proje üzerine mimarlık hizmeti verirken, yasal, çevresel, sosyal, kültürel ve mirasla ilgili etkenlerin doğru ve etkili bir biçimde göz önüne alındığından emin olmak için yerel bir mimar ile işbirliği yapacakları ve ortaklık koşullarının, şahısların kendileri tarafından, UIA etik standartları ile yerel tüzük ve yasalara uygun bir şekilde belirlenmesi gerektiği” şeklindeki önermeleri Direktif bütününde gözardı edilmiştir.

     

    Ulusal yasa çalışmamızda bu önermelerin yer almasını ısrarla önermekteyiz. Çünkü, Odamızca sunulan ön raporda da belirtildiği gibi, 400 mesleğin aynı yasa içinde tanımlanıp yönlendirilmeye çalışılması doğru bulunmamaktadır. Genel bir Direktif yapılmış olması mesleki düzenlemelerde sıkıntı yaratmaktadır. Ancak yine de bu yapılıyorsa, hiç olmazsa, özellikle “mimarlık mesleğinin özgün niteliğinin kararlar alınır ve eylemler uygulanırken göz önünde bulundurulması” gerektiğine ilişkin AB Konsey kararına uyulmasını beklediğimizi belirtmemiz gerekir. Mimarlık mesleğinin bu özgün udurumu ve serbest dolaşımdaki mimarlık hizmetinin yerel koşullar karşısındaki tutumunun nasıl olacağı yasada vurgulanmalıdır. Türkiye, tarihi ve kültürel mirası bakımından “eşsiz”dir. Yasada ülkenin bu eşsiz konumu üzerinde önemle durulmalıdır.Yasa tasarısı taslağının birinci bölümünde, “Genel Hükümler” başlığı altında yapılan saptama ve tanımlar meslek özeline girildiğinde yetersiz kalmaktadır. Mesleklere özel tanımları yapıldığında muğlaklık ve karmaşa ortadan kalkacak ve yasa daha anlaşılır bir hale gelecektir. Bu çerçevede, ACE önerisinde olduğu gibi, Türkiye özelinde, meslek gruplarının komisyon olarak çalışmaları ve meslek tanımlarını, yetki ve sorumluluklarını, mesleki Davranış Kodlarını önermeleri beklenmelidir.

    Yasa düzenlenirken ulusal meslek kurumlarının mesleki iç hukuk düzenleme hakları gözetilmeli, yasa koyucunun kendisini “meslek kurumu” yerine koyması yanlışına düşülmemelidir.

    Tasarı hazırlanırken yerel koşullar ve yerel kurumlar bu tasarıda yeterince dikkate alınmamıştır. Tasarı Taslağı’nda, ülkemizdeki meslek alanına ilişkin mevzuat değerlendirilmemektedir. Mimarlık mesleği özelinde Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Kanun, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu, İmar Kanunu, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gibi kanunla getirilen düzenlemeler bulunmaktadır. TMMOB kanunu, diğer meslek odalarının kuruluşlarına ilişkin çıkartılmış kanunlar gibi, kaynağını Anayasamızdan almaktadır. Ülkemizdeki Anayasal meslek kuruluşlarının yetki, sorumluluk ve görevlerinin nasıl biçimleneceği Tasarı Taslağında açık ve anlaşılır biçimde yer almalıdır. Bu çerçevede;

    Tasarıda “yetkili kuruluş” olarak ifadesini bulan uygulamanın sağlıklı işleyişinden sorumlu yapı Anayasal Meslek Kuruluşu ya da Anayasaya dayalı Meslek Odası olarak ifadelendirilmelidir.

    Eğitim süresi, eğitim ve meslek içi eğitim, akreditasyon gibi, Direktif’ten gelen mesleki tanım ve kapsam ile mesleki yeterliliğin sağlanması ve mesleki uygulamanın koşulları, mutlaka, ilgili meslek odasının bilgi, onay ve denetim süzgecinden geçmelidir.

     

    Yabancı meslektaşların ülkemizde mesleklerini icra etmelerinde, ulusal mevzuatla barışıklığı, yerel koşullara uyumu; tarihi ve kültürel miras ile kentsel ve kırsal çevreye karşı tutumu denetim altında olmalı, bu denetimde “meslek odasının” yetki ve  sorumluluğu belirtilmelidir. Bu çerçevede, ülkemizin yukarıda belirtilen tarihi ve kültürel miras, doğal zenginlikler bakımından özgün konumu da dikkate alınmalıdır. Yabancı meslektaşın yerel meslek örgütüne kayıt şartını kaldıran 6 sayılı muafiyet maddesi, Direktiften gelmekle birlikte, “yabancı mimarın mesleki eylemlerinin denetlenmesinde” başıboşluk yaratacaktır. Bu konuda uluslararası mimarlık örgütlerinin görüş ve önerilerinin AB platformlarını etkilemesi için çaba harcanmaktadır. Buna rağmen eğer Direktif değişmiyorsa, ulusal düzenlememizde, buradan doğacak sakıncaların giderilmesi için “özel düzenleme” yapılması sağlanmalıdır (Bu konuda Bkz: Ek 1 ve Ek 2 ).

     

    AYRINTIYA İLİŞKİN GÖRÜŞLER

     

    Tasarının amaç ve kapsam maddeleri arasında bir çelişki bulunmaktadır: “düzenlemeye tabi mesleklerde yabancıların mesleklerini ülkemizde icra edebilmesi” cümlesiyle AB üyesi ülke vatandaşları dışındaki diğer ülke vatandaşları kastedilmektedir. Oysa kapsam madde 2, a bendinde; “Bu kanun belirli mesleklerin edinilmesi ve icrası için gereken mesleki yeterliliklere sahip olunması ve düzenlemeye tabi bir meslekle ilgili mesleki yeterlilikleri AB üyesi ülkelerden birinde edinmiş, AB üyesi ülkelerin vatandaşlarının mesleklerini ülkemizde kendi işyerinde veya başkasının yanında çalışarak icra edebilmesi için gerekli esas ve usulleri kapsar” denilerek yasanın AB üyesi ülke vatandaşlarını kapsadığı ifade edilmektedir. Tasarının diğer maddelerinde de aynı çelişki devam etmektedir. Bu çelişkinin giderilmesi için amaç maddesinde de AB üyesi ülke vatandaşları ve yabancıların ve/veya diğer ülke vatandaşlarının şeklinde bir düzenleme yapılmalıdır.

     

    Tasarı Madde 1’debelirli mesleklerde o mesleğin edinilmesi ve icrası için sahip olunması gereken mesleki yeterlilikleri düzenlemek ve düzenlemeye tabi mesleklerde Avrupa Birliği üyesi ülkelerde kazanılmış mesleki yeterlilikleri tanımak için aranacak şartları ve mesleklerini ülkemizde icra edebilmesi için mesleki yeterliliklere ilişkin gerekli düzenlemeleri ortaya koymaktır” olarak ifade edilen düzenlemeden amaç, o mesleğin aynı zamanda AB’deki mesleki standart ve normlara yükseltilmesi ve mesleği ülkemizde edinenlerin de AB üyesi ülkelerde çalışabilmesi için gerekli asgari koşulların yaratılmasıdır. Oysa tasarıda yabancıların ülkemizdeki mesleki yeterliliklerinin tanınması, çalışma esas ve usulleri belirlenmiştir. Karşılıklılık ilkesi esas olacaksa mesleği bizim ülkemizde edinen yurttaşlarımızın da AB üyesi devletlerdeki çalışma usul ve esasları aynı çerçevede bir yasa ile o devletlerde tanımlanmalıdır. Aksi takdirde şu andaki mevcut yasa ve uygulamalar geçerli olacak ve karşılıklılık esası geçersiz kalacaktır.

     

    İkinci kısım hizmet sunumu Madde 5, a bendi, 2. fıkradaki “Birinci fıkrada belirtilen sürenin kullandırılmasında her talep kendi içinde hizmetin verilme süresi, sıklığı, düzenliliği ve devamlılığı yönünde incelenir” şeklindeki düzenlemedeki “incelemeyi” yapacak olan kurumun kim olacağına açıklık getirilmesi gerekir (Bu konudaki Oda önerisi için Bkz: Ek 3 ).

     

    İkinci kısım hizmet sunumu Madde 5, c bendi için düzeltme önerimiz şöyledir: “c) Hizmet sunucu hizmetini ulusal yasa tüzük mesleki davranış ve ahlak ilkeleri çerçevesinde ancak, yerleşik olduğu ülkede bu meslek için kullanılan ‘unvan’ altında icra eder. Ülkemizde mesleğin icrası için aranan mesleki yeterlikler ile karışıklığa neden olunmaması için mesleki unvan, hizmet sunucunun iş yerinin kurulu olduğu üye devletin resmi  lisanında kullanılabilir.”

     

    5. Maddeye ek bend önerimiz bulunmaktadır: “d) Hizmet sunucu hizmet sunduğu ülkenin kültürel mirası, hukuku, mesleki davranış ve ahlak ilkeleri konusunda tamamlayıcı eğitim görmelidir.”

     

    Muafiyetler, Madde 6 ile beşinci maddenin b bendi uyarınca, işyeri başka bir üye devlette kurulu bulunan bir hizmet sunucu, ülkemizdeki meslek sahiplerinden istenilen; bir meslek kuruluşu tarafından yetkilendirme, böyle bir kuruluşa kayıt yaptırma yükümlülüğünden muaf tutulmaktadır. Bu yaklaşım doğru değildir. Mesleğin doğru ve sağlıklı icrası, sektörün gidişatı ve üretilenlerin takip edilmesi ve her türlü istatistik bilginin edinilmesi için Odalara kayıt gereklidir. Bu durum kamu ve toplum yararı, mesleki davranış ve ahlak ilkeleri açısından da bir zafiyet yaratmaktadır. Ülkemizde meslek erbabının uymak zorunda olduğu bu kurallar yabancı hizmet sunucular için de geçerli olmak zorundadır (Bu konuda Bkz: Genel Sekreterliğinize sunulmuş olan 29 Aralık 2003 tarihli Ön Rapor ve Ek:3 Rapor).

     

    Madde 7’de “acil durum”un tanımı yapılmamaktadır. Net bir süre tanımı da yapılmamıştır. Hangi koşulların acil durum olduğu konusunda bir açıklık yoktur. Ayrıca, eğer “bilgilendirme” yapılmaz ise yaptırımın ne olacağı belirsizdir. Bu maddede çeşitli yönleriyle açıklığa gerek duyulmaktadır.

     

    Madde 8: Meslek, meslek alanı ve kurumlarına ilişkin farklılıklar ve ülkesel farklılıklar bu yasada bir handikaptır, bir genelleme sorun yaratacaktır. Ayrıca, Madde 6 ile getirilen muafiyet varken, bu madde ile beklenen idari işbirliğinin amaç, uygulama ve sonuçları bakımından karamsar olunması doğaldır.

     

    9. Maddedeki b, c, d, e bendlerine ilişkin hizmet sunucunun kişisel beyanlarının belgeye dayandırılması esastır ve bu tür sicil bilgilerinin kaydının hizmetin verildiği ülkedeki meslek odasınca tutulması gerekir.

     

    Madde 13, a bendinde düzeltme önerimiz şöyledir: “Bu Kanun kapsamında düzenlemeye tabi bir mesleğe sahip olunması veya mesleğin icrası için belirli mesleki yeterliklere sahip olma şartı getirilmiş ise, yetkili kurum, bu şartları yerine getiren ve bir üye devlette o mesleğe sahip olma ve mesleği icra etmek için gerekli kılınan mesleki beceri belgesi veya resmi eğitim belgesine sahip olan üye ülke vatandaşlarına, karşılıklılık ilkesi aranmak kaydıyla, ülkemizde de meslek unvanını taşıma ve bu yasa hükümleri altında mesleğini icra etme izni verecektir ülkemizde söz konusu mesleğe sahip olma ve icra etme iznini verir.”.

     

    Bu düzeltmenin gerekçesi, uygulamanın gerçekleşeceği ülke ister AB ülkesi olsun, ister yabancı ülke olsun, mesleği uygulama ile ilgili mevzuat farklılıkları ve GATS sözleşmeleri çerçevesinde her ülkenin birbirinden farklı serbestlik kademesi  getirmesi nedeniyle “uluslar arası bir kural” olan karşılıklılık ilkesinin uygulanması gerektiğine inanmamızdır.

     

    Madde 14 ile gerekli görülen “azami üç yıllık uyum süreci”nden ne kastedildiği anlaşılamamaktadır. Herhangi bir ulusal ya da uluslararası yasaya atıfta bulunulmamıştır. Bu uyum süreci ya referanslarla, ya da tanımlanarak açılmalıdır. Uyum sürecine ilişkin kurumsal yapı tarif edilmelidir. Aynı maddede geçen “üç yıllık uyum sürecini tamamlaması veya bir yetenek sınavından geçmesi talep edilir” cümlesindeki yetenek sınavı”yeterlilik sınavı” olarak değiştirilmelidir.

     

    Madde 15’in işlerliğinin olabilmesinin koşulu AB’nce de kabul edilen bir ortak platformun olması ve bu platformlara üye ulusal meslek kuruluşunun oy hakkının bulunmasıdır. Mimarlar Odası, halen böyle bir platformun, Avrupa Mimarlar Konseyi (Architect’s Council of Europe) ta gözlemci üye statüsü ile bulunmaktadır.

     

    Madde 47.  b için önerdiğimiz düzeltme ve katkı şöyledir: “Mimarlık eğitimi, bir üniversite veya eşdeğer bir eğitim kurumunda tam gün esasına dayalı ilk üç yılı temel eğitim, son iki yılı seçilen alanlarda teorik ve pratik eğitim olmak üzere kesintisiz toplam beş yıldır. Bu eğitim üniversite düzeyinde bir sınavın (sınav tanımı gereksiz ve yetersizdir. Gerekli olan tüm eğitim programının başarıyla tamamlanmasının belgelenmesidir) başarı ile geçilmesi sonunda tamamlanır. Üniversite düzeyinde olan bu eğitim, mimarlık eğitiminin teorik ve pratik yönleri arasında denge kurmalı ve 48 inci madde de belirtilen bilgi ve becerilerin edinilmesini garanti etmelidir.

     

    Açıklama: Odamız mimarlık eğitiminin, temel eğitim süresi ne olursa olsun, kesintisiz 5 yıl olması üzerinde durmaktadır. Burada amaç 3 yıllık -veya 4 yıllık- temel eğitim sonucunda herhangi bir unvan verilmemesinin sağlanmasıdır. Aksi halde, uygulamada kötü niyet ve yetki aşımına, ayrıca suistimale açık bir kategori yaratılmış olacaktır.)

     

    Madde 48. Bu maddede belirtilen 11 maddeye ek olarak yeni madde önerileri yapılmaktadır:

     

    12. Kentsel, doğal ve arkeolojik sit alanlarının ve kültürel mirasın korunması amacıyla tarihsel-kuramsal-uygulama bilgi ve becerilere sahip olmak,

     

    13. Doğal afetler veri olarak kabul edilerek güvenli yapı tasarımı ve her türlü yapılı çevrenin iyileştirilmesi ve geliştirilmesi konusunda özgün eğitim almış olmak,

     

    14. Tasarım sonrası proje üretimi sürecinde gerekli olan danışmanlık, müşavirlik, fizibilite, ihale dosyası hazırlanması; karşılaştırmalı keşif, şartname hazırlanması; imalat projesi hazırlanması; mimari proje hazırlanması, iş ve işlem takibi için gerekli hukuk bilgisine, proje yönetimine ilişkin bilgi ve beceriye sahip olmak,

     

    15. Yapı üretim sürecinde gerekli olan proje ve şantiye koordinasyonu, planlaması, inşaat yönetimi, mesleki kontrollük, üretim ve yapı denetimi vb. gibi konularda gerekli bilgi ve beceriye sahip olmak.

     

    Madde 49. Bu maddede ve diğer maddelerde geçen meslek kuruluşu ibaresinin yerine “meslek odası” denilmelidir.

     

    Madde 50. Maddede geçen meslek kuruluşu deyimi yerine meslek odası denilmelidir.

     

    Madde 51 de yer alan kazanılmış haklar konusunda yalnız yabancı ya da AB ülkelerindeki değil ülkemizdeki kazanılmış haklar konusunun da açıklığa kavuşturulması gerekmektedir: “Ek VI’nın 6.3 maddesinde sayılan ve üye devletlerce verilen anılan ekte belirtilen referans tarihinden önce başlamış bir eğitim sürecini tasdik eden mimarlık eğitim belgeleri, 47. maddede de belirtilen asgari koşulları yerine getirmese de kabul edilir ve bu mesleğin icrası için verilen belgeler ile denk kabul edilir.”

     

    Madde 52/c. Ülkemizde bir mesleğin icra edilebilmesi için dini bir yemin gerekmemektedir. “Yeminin gerektiği durumlar için üye devlet vatandaşı için uygun bir sözlü ifade kullanması sağlanır” cümlesi yeterlidir.

     

    Madde 55. Tasarı taslağında yeterli kriterlerinden olan diğer ülkelerden gelen mimarların o ülkenin dilini bilme dışında, o ülkenin yasa, tüzük, mesleki davranış ve ahlak ilkelerine uyma ve yerli partner bulma zorunluluğu getirilmelidir. UIA’nın  tavsiye kararı uygulanmalıdır (Bkz. Ek:2)

     

    Madde 56.’ya ilişkin düzeltme önerimiz şöyledir: “Eğer kullanılacak unvan Türkiye’de ilave bir eğitim gerektiriyor ise, ülkemizde mesleğini icra etmek isteyen bir üye devlet vatandaşının bu eğitimi almamış olması durumunda , unvanların kullanılmasından ortaya çıkabilecek karışıklıkları ortadan kaldırmak için üye devlet vatandaşından ilgili Türk makamlarının belirleyeceği bir unvanı kullanması istenebilir istenir. “

     

    Madde 58 de ifade edilen yetkili kuruluşlara ilişkin değerlendirmemiz: Üniversiteler yapılan eğitimin başarı ile bitirilmesi halinde bunu belgelerler. Ülkemizde YÖK, yüksek öğrenim ve eğitim alanını düzenleyen ÜST kuruluştur. YÖK’ün, ayrıca, yabancıların mesleklerini ülkemizde uygulamaları ile ilgili diploma denkliğini ölçme ve belgeleme işlevi de vardır. Diploma ile ifade edilen denklik sadece akademik denkliktir. Mesleki yeterlilik ise; diploma sonrası edinilen mesleki deneyim, meslek yaşamının öğrettikleri ve sürekli mesleki gelişimle edinilen bilgi birikimidir. Ayrıca, gerek uluslararası gerekse ulusal, yeni düzenlemelerde, mesleği uygulama yetkisinin kazanılması, ancak meslek odasının gözetim, denetim ve organizasyonunda, tanımlanmış bir sürede yapılacak meslek pratiğinin belgelenmesi ile mümkün olmaktadır. Mesleğin uygulama ortamına ilişkin mesleki düzenlemeler, bu ortamda etkinlik gösterecek olan mimarın sicilinin tutulması meslektaşların etik kodlara uymalarının sağlanması, aykırı durumlarda yargılama ve cezalandırma ile meslektaşların sürekli mesleki gelişimlerinin sağlanması Mimarlar Odası tarafından yürütülmektedir.

     

    Ülkemizde mimarlık mesleği üzerinde yeterliliğin belirlenmesi için iki kurumsal yapı ve iki belgeleme gerekmektedir.

     

    YÖK  (Akademik denkliği belgeleme)

    Mimarlar Odası (Mesleki yeterliliğin belgelenmesi)

     

    Yetkili kuruluş bu iki yapının birlikte oluşturacağı bağımsız bir kurumsal yapı ile   çözümlenebilir.

     

    Maddenin düzenlenmesinde irtibat noktası ile kastedilenin yukarıdaki açıklamaya dayanılarak yapılması gerektiğini düşünüyoruz

     

    Madde 59’da ifade edilen “İrtibat Noktaları” ile “meslek odalarının” anlaşıldığını düşünüyoruz. Ancak, bu açıkça belirtilmelidir. “İlk kez karşılaşılan” ve yasa metninde işlevleri açık olarak daha önce tanımlanmamış İrtibat Noktası konusunda yeterli bilgi ve belgeye sahip olunmadığından genel bir değerlendirmede bulunmak zordur.  Bu yasanın genel bir yanlışlığı olarak ifade ettiğimiz her mesleğin, 400 mesleğe ilişkin direktifin “genel” maddeleri içinde ifade edilmesine içine hapsedilmesine çalışılmasına karşın, her meslek mesleğin özelinde ve her ülkede farklılıklar arz etmektedir. Bazı kurumsal yapılar ve yetkiler, bazı ülkelerde varken bazılarında yoktur. Değerlendirmeyi ülkemizdeki mimarlık alanı üzerinden yapacak olursak, üniversite (dolayısıyla YÖK) sadece eğitim veren ve bu eğitim sonucunda diplomayı veren kurumdur. Mesleğin uygulama ortamı ve mimarın çalışma hayatına ilişkin mesleki düzenlemeler ile sicil tutulması ve etik kodlara uyumun sağlanması, aykırı durumlarda yargılama ve cezalandırma, ilgili Kamu Kurumları ve Mimarlar Odası tarafından yürütülmektedir. Mimarlar Odası 50 yıllık birikimi, geçmişi ve mevcut yapısıyla da yetkindir. Bu anlamda yapılacak düzenlemelerde etkin rol almaya hazırdır. Bu savımızı güçlendiren 8. maddenin 2. paragrafında ifade edilen  5. maddenin b bendinin 2. alt bendinde yer alan durumlarda “ ülkemizdeki yetkili kuruluş hizmet sunucunun işyerinin kurulu olduğu devletteki irtibat noktasından hizmet sunucunun söz konusu hizmeti o ülkede en az iki yıl yaptığına dair belgeyi isteyebilir.” Görüldüğü üzere mesleki çalışma hayatına ilişkin sicil meslek odaları tarafından tutulduğu ve belgelendiğinden irtibat noktası ile tanımlanmak istenen meslek kuruluşudur.

     

    Maddenin düzenlenmesinde irtibat noktası ile kastedilenin yukarıdaki açıklamaya dayanılarak yapılması gerektiğini düşünüyoruz.

     

    Madde 61 daha açık bir dille yazılmalıdır: Bu yasa AB ile karşılıklı tanımanın hayata geçmesiyle yürürlüğe girecektir. Yasayla yabancıların ülkemizdeki çalışma ortamı düzenlenmektedir. Ancak Türkiye’den AB ülkelerinde hizmet sunacak olanlarla ilişkin bir düzenleme yoktur. Madde 1’de bu konu daha açık olarak ifade edilmiştir.

     

     

    SONUÇ OLARAK

     

    Yasa Tasarısı Taslağı’nın dayanak aldığı ve büyük ölçüde aynen aktardığı 12 Mart 2002 tarihli COM 2002 (119) Direktifi şu anda bir “öneri taslak” niteliğindedir. Avrupa Komisyonu yürürlükte olan tüm Sektörel Direktifleri (Bunlara Mimarlar Direktifi de dahildir) kaldırarak bunların hükümlerini Avrupa çapında 400 den fazla meslekte mesleki tanıma konusunu düzenleyen tek bir Direktifi yürürlüğe sokma konusunda kararlı ve ısrarlıdır.

     

    Bu girişim, Avrupa’daki, özellikle bu güne kadar kendi özel niteliklerini yansıtan düzenlemelere sahip mesleklerin temsilcilerinden büyük tepki görmüştür. Avrupa Mimarlar Konseyi (ACE) buna kendi meslek alanımızdan bir örnektir.

     

    Ayrıca, Direktif henüz onaylanmamıştır. Ulusal düzenleme verili bilgiler ve metinler ışığında tamamlansa bile, bu yasa tasarısı taslağının yeni verilerle değişime uğrayabileceği göz önüne alınarak, Direktif kesinleştikten sonra tasarı yeniden gözden geçirilmeli ve bundan sonra yasama sürecine sunulmalıdır.

     

    Avrupa Birliği Genel Sekreterliği’nin, bu raporumuz ve eklerini dikkate alacağından kuşkumuz yoktur. Ancak, yasama sürecinin tümünün, AB Genel Sekreterliğince gösterilen titizliğe uyacağına ilişkin bugüne kadar edindiğimiz deneyimden gelen haklı kaygılarımız vardır. Dolayısı ile genel olarak bir meslek alanındaki yasal düzenlemelerin siyasi erkin değil, kamu ve toplum yararını ön planda tutan ve meslek ortamının bilgi ve deneyim birikiminden yararlanan bir “ortak irade” ya da “uzlaşma” ile  sağlanmasını yeğlemekteyiz.

     

    Saygılarımızla,

     

    TMMOB MİMARLAR ODASI

     

     

     

    Ekler:

    1- ACE Davranış Kodları / Etik

    2- UIA’nın Cumhurbaşkanı ve Başbakan’a mektubu

    3- Genel Sekreterliğinize sunulan 15 Nisan 2004 tarihli rapor

    4- Genel Sekreterliğinize sunulan 29 Aralık 2003 tarihli ön rapor    

     

    TMMOB MİMARLAR ODASI

    Bu icerik 1245 defa görüntülenmiştir.