MART 2025
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 |
 
    Haberler
     
    KOCAELİ KONGRESİ SONUÇ BİLDİRGESİ

    25 Nisan 2005

    MİMARLAR ODASI

    UIA-2005 İSTANBUL KONGRESİNE DOĞRU TÜRKİYE KONGRELERİ

    KOCAELİ KONGRESİ  SONUÇ BİLDİRGESİ  (15-16 NİSAN 2005)

    “SANAYİ KENTİNDE ÇEVRE ve MİMARLIK”

     

    Mimarlar Odası’nın 2005 Yılı Temmuz ayında İstanbul’da ev sahipliğini yapacağı Uluslararası Mimarlar Birliği (UIA)-Dünya Mimarlık Kongresi’ne ulusal katılımın güçlendirilmesi ve aynı buluşmada ağırlıklı olarak ele alınacak “Kentler ve Mimarlık” konusunda ülkemiz gerçeklerine bağlı değerlendirmelerin yurt düzeyinde de gündeme getirilmesi için düzenlenen Türkiye Kongreleri’nin altıncısı 15-16 Nisan 2005 günlerinde Kocaeli’nde  gerçekleştirildi.

     

    Türkiye’nin farklı kentlerinden ve bölgeden yaklaşık 350 kişilik katılımla gerçekleşen Kongrede, Kocaeli, Bursa ve Eskişehir Valilikleri ile Büyükşehir Belediyeleri; Kocaeli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Mimarlık Bölümü’nün yöneticileri ve öğretim üyeleri de öğrencilerle birlikte katılımcılar arasında yer aldılar.

     

     

    TEMA ve  OTURUMLAR

     

    Mimarlar Odası’nın Kocaeli, Bursa ve Eskişehir Şubeleri’nin evsahibi oldukları Kocaeli Kongresi’nin teması, bu etkinliklerle ilgili Ulusal Eşgüdüm Komitesi ve Tematik Danışma Kurulu’nca; “Sanayi Kentinde Çevre ve Mimarlık” olarak belirlenmişti.

     

    Kültür ve Turizm Bakanlığı’yla birlikte Kocaeli Valiliği; Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ve Kocaeli Sanayi Odası’nın destekleri, VASCO Turizm ile MAVİ KALE guruplarının da sponsorluk katkılarıyla gerçekleşen kongrenin ilk gün oturumları Grand Yükseliş Otel Toplantı Salonu’nda yapıldı.

     

    Uzmanlarla birlikte Mimarlar Odası Şube Başkanları’nın da 3 kenti irdelemelerinin ardından, Türkiye Kongreleri’ndeki genel tema olan “Kentler ve Mimarlık” konusunu UIA Konsey Üyesi ve Başkan Yardımcısı Louise Cox sundu. Avustralyalı mimar Cox, Kocaeli’ndeki 1999 depremi ile 2004 sonlarında Güney Asya’da gerçekleşen tsunami felaketiyle de bağlantı kurduğu konuşmasında; “mimarlığın gereklerini yerine getirmenin aynı zamanda felaketlere hazırlıklı olmayı da içerdiğini” dünyadan örneklerle anımsattı.

     

    İkinci gün programında yer alan Panel-Forum ise İzmit Körfezi’ndeki sanayi-yerleşme ilişkilerini denizden gözlemleme fırsatını yaratmak amacıyla, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ne ait “Atatürk Vapuru”nda gerçekleştirildi.

     

    Vapur gezisi sırasında düzenlenen panele, Kocaeli’nin önceki valilerinden olan Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Sayın Kemal Nehrozoğlu da katıldı. Ardından Değirmendere Beldesi ziyaret edilerek, 1999 depreminde ağır hasar gören kıyıdaki modern yerleşme ile yamaçlarda, depremi daha az hasarla yaşayan eski Değirmendere Köyü’nde incelemeler yapıldı.

     

    Uluslararası Mimarlar Birliği (UIA) ve Temmuz 2005’de İstanbul’da gerçekleşecek 22. Dünya Mimarlık Kongresi hakkında bilgilendirmenin de yapıldığı Kocaeli Kongresi’ndeki vurgulamalar genelde “Kentler ve Mimarlık” konusunda, özelde ise “Sanayi Kentinde Çevre ve Mimarlık” temasına bağlı olarak, özetle aşağıdaki saptamaları gündeme getirdi:

     

     

    SANAYİ ‘SORUN’ DEĞİL , ‘ÇÖZÜM YARATMALI’

     

    1990’lı yıllarda Kocaeli valiliği sırasında, İzmit kentindeki tarihi dokunun hızla yitirilmesine yönelik olarak; Sayın Kemal Nehrozoğlu tarafından daha önce dile getirilen “kentlerimiz büyüdükçe küçülüyor” sözleri, kongrede yapılan sunuş ve tartışmalardaki temel kaygıları adeta özetliyordu. Kentler bir taraftan gelişip yaygınlaşırken, diğer taraftan eski dokunun yitirilmesiyle yaşanan kimlik kaybının “büyürken küçülme” şeklinde betimlemesi, Türkiye’ye özgü bir gözlemin sonucuydu.

     

    Çünkü, Türkiye’de “sanayileşme” denilince, akla “kalkınma”; “gelişme” yerine, “çevre sorunları” ve “sağlıksız kentleşme”nin gelmesindeki temel nedenlerin açıkça sergilendiği Kocaeli, Bursa ve Eskişehir kentlerinde, bu bağlamdaki ortak paydanın “planlamadan ve mimarlık değerlerinden uzaklaşmak” olduğu görülmektedir.

     

    Oysa, dünyada ve özellikle Avrupa’daki sanayileşme sürecinde, tarımsal ekonomiden teknolojik üretime geçişin yarattığı kentleşme, ‘nüfus yığılmaları’ ve ‘yeni yerleşim düzenleri’nin aynı zamanda “planlama disiplini”ni de yarattığı bilinmektedir. Kırdan kente göç edenlere barınma olanakları sağlamak ve fabrikaların konumlanmalarındaki tercihleri yönlendirmek üzere, mimarlığın ve planlamanın özel bir önem kazandığı bu süreç, aynı zamanda “demokratikleşme”nin, “kentsel yaşam kuralları”nın, “insan hakları bilinci”nın ve “kültürel-sanatsal gelişme”nin de dinamiklerini yaratmıştır.

     

    Ülkemizde de 1950’lere kadar benzer bir süreç yaşanmış olsa da, özellikle son 40 yıl içindeki sanayileşme ile kent ilişkisinde, tam tersi sonuçlar ortaya çıkmıştır. Hızlı göç artışıyla, “planlama”nın daha fazla önem kazanmasına karşın, “yatırımları teşvik” adına imar disiplininden vazgeçilmiş; göçmenlerin barınma gereksinmeleri için de mimarlıktan yararlanmak yerine, “gecekonduların özgürleşmesi”ne göz yumulmuş, hâttâ bu süreç aflarla desteklenmiştir.

     

    Bu ‘tersine’ durumun günümüze kadar gelen birikmiş sorunları karşısında, sanayi toplumunun davranış biçiminin de bilgi, teknoloji ve üretim desteğiyle “çözüm üretmek” olması gerekirken, “çözümsüzlüğü meşrulaştırmak” yönündeki popülist politikalar, Kongrede öncelikle tartışılan temel sorunlar olarak öne çıkmıştır.

     

    Bu bağlamda, ele alınan üç sanayi kentimiz özelinde sanayileşme, çevre ve mimarlık açısından değerlendirmelerde özetle şu vurgulamalar yapılmıştır:

     

    KOCAELİ

    Son yasalarla, Büyükşehir Belediye sınırları il sınırlarına kadar yaygınlaştırılan Kocaeli, ülkemizin İstanbul’dan sonraki “metropol” kavramına uyan ikinci idari bölgesini oluşturmaktadır. Hızla yaygınlaşan yerleşme alanları içinde hemen her alt bölgenin ‘kendi içinde ayrı bir kent’ niteliği taşıması metropoliten özelliğin başlıca göstergesidir.

     

    Bu niteliğiyle Bursa ve Eskişehir’den farklılaşan Kocaeli’nde, özellikle İzmit Körfezini çevreleyen yerleşmelerin, kıyı kuşağındaki sanayi bölgelerine olan bağımlılıkları mimarlık ve kent ilişkisinde ekonomik öncelikleri belirleyici kılmaktadır.

     

    Öte yandan Kocaeli’nin merkezindeki İzmit Kenti, geçmişi binlerce yıla uzanan antik Nicomedia Kentinin izlerini ve tarihsel birikimlerini de taşımaktadır. Sanayi kuşatması ve kimliksiz yapılaşma sonucunda bu tarihi kimlik değerini gözden ırak bir konuma düşüren İzmit Kentinde geleceğe dönük güvenceler için radikal müdahalelere gereksinim duyulmaktadır.

     

    Bu bağlamda kongre katılımcıları:

    ·          Kentle kıyı arasından geçmekte olan ve kentin denizle ilişkisini tümüyle kesen E5 (D100) Karayolu ile demiryolunun yeraltına alınarak kent yaşamının denizle buluşmasını hedefleyen Büyükşehir Belediyesinin önerisini desteklemektedirler.

    ·          Kentin sanayi belleğinde önemli bir yer tutan ve Cumhuriyet dönemi ulusal kalkınma hedeflerinin örnek tesislerinden olan SEKA Fabrika sahasının Büyükşehir Belediyesine devredilmesiyle ortaya çıkan olanağın, Kocaeli’nin gereksinimi olan ve “sanayi müzesi” işlevini de içerecek şekilde bir “kültür ve dinlence” alanı olarak kente kazandırılması düşüncesini olumlu bulmaktadırlar.

    ·          1990 yılında Valilikçe başlatılan, Mimarlar Odasının etkin katılımı ve kentteki diğer tüm sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle gerçekleşen “Kapanca Sokak ve çevresi”ndeki eski mimari dokuyu “yaşatarak koruma” projesinin yeniden canlandırılmasını ve uygulamaya geçirilmesini talep etmektedirler.

    ·          Kent merkezinde yaklaşık 100 yıllık anıları barındıran “eski demiryolu güzergahı”ndaki yeşil koridor olumlu bulunmakla birlikte bu olanağı kültür ve sanat işlevleriyle destekleyerek bir “rekreasyon kuşağı”na dönüştürülmesini önermektedirler. 

    ·          Yönetim merkezleri İstanbul’da olan sanayi tesislerinin vergilerinden belediyelere aktarılan payın, Kocaeli’nde çevre sorunlarını ve altyapı gereksinmelerini gidermeye yönelik olarak  değerlendirilmesi için yasal engellerin kaldırılması gereğini önemle vurgulamaktadırlar. 

      

    ESKİŞEHİR

    Cumhuriyet döneminde yurt düzeyinde planlı ve dengeli  sanayileşmenin örnek kenti olarak gelişen Eskişehir’de, aynı döneme ait demiryolu atölyelerinin, makine fabrikalarının ve büyük üretim merkezlerinin işlevlerinde yaşanan değişim, kentin yerleşim düzeninde ve dokusunda da buna koşut dönüşümler yaşanmasına neden olmuştur.

     

    Bu süreçte kentsel ve çevresel değerler gözetilerek “bütüncül planlama” ve “mimari yapılaşma”nın disipline edilmesi son otuz yılda gözardı edilmiştir.

     

    Kongre katılımcıları, bu sürecin yarattığı sorunları giderme amaçlı bir “gelişme planlaması”nın başlıca önceliklerini şöyle tanımlamaktadırlar:

    ·          Kentin Odunpazarı bölgesindeki eski ve özgün dokunun korunması çabaları ile diğer bölgelerdeki “kentsel tasarım” ve “kültürel çevre düzenlemeleri” arasındaki uyumun ve sürekliliğin sağlanması;

    ·          Boşaltıldıktan sonra kent merkezinde geniş bir “tanımsız alan” olarak kalan ‘eski sanayi bölgesi’nin, yukarıda değinilen süreçte aşırı yoğun yapılaşmaya uğrayan Eskişehir kentinde,  toplumsal yaşamla bütünleşen rekreaktif amaçlı bir alan olarak değerlendirilmesini;

    ·          Anadolu Üniversitesi ile kent arasında kurulmuş sağlıklı ve organik ilişkinin, kent içinde bir buluşma alanı olan ve Kültür-Dinlence Merkezi olarak kullanılan eski Hal Binası örneğindeki gibi değerlendirilmesinin yaygınlaştırılmasını;

    ·          Porsuk Nehri boyunca, kıyının kentsel yaşamla bütünleştirilmesi çalışmaları için gereken kamulaştırmalar ve alt yapı yatırımlarında, Büyükşehir Belediyesi’nin diğer kamusal kaynaklarla da desteklenmesini dilemektedirler.

     

    BURSA

    Kongrede ele alınan 3 kent arasında, özellikle tarihsel kimlik değerleri ve doğal çevre zenginlikleri açılarından öne çıkan Bursa’da da sanayinin, bu değerlerin gözetilmeden gelişmiş olması, geleceğe dönük kararlarda tekrar gözden geçirilmesi gereken yoğun bir “yanlışlar birikimi” yaratmıştır.

     

    Bu çerçevede, Bursa’nın hem bir “tarih kent” olarak varolması, hem de “sanayi kenti” özelliklerini kültür ve çevre değerlerini göz ardı etmeksizin sürdürebilen çağdaş bir kent olarak gelişebilmesi için, katılımcıların genel beklentisi 2000’li yıllarda üretilen “Bursa 2020 Çevre Düzeni Planı” çalışmalarına sahip çıkılmasıdır.

     

    Kongre katılımcıları, bu plan hedeflerine bağlı kalınarak:

    ·          Türkiye’nin sayılı bereketli topraklarını ve klimasını barındıran Bursa Ovası’ndaki çevreye duyarsız müdahalelerin durdurmasını, süregelen olumsuz konumlanmalardan ve tahribat yaratan yapılaşmalardan -belli bir zaman içinde- arındırılmasını;

    ·          Bursa Ovası’ndan yanlış ve sakıncalı bir güzergahla geçmekte olan ‘yeni çevre yolu’nun daha fazla tahribat yaratacak yapı saçaklanmalarına neden olmaması yönünde kesin ve ödünsüz yasal önlemlerin alınmasını;

    ·          Kente kimlik veren doğal değerlerden Nilüfer Deresinin kirletici etkilerden kurtarılması amacı ile sürüncemede bulunan “arıtma tesisleri”nin bir an önce tamamlanmasının öncelikli hedefler arasına alınmasını;

    ·          Bursa’nın ve ülkemizin sanayi mirası niteliğindeki Merinos Fabrika alanının Büyükşehir Belediyesine devri ile ortaya çıkan olanağın, buradaki özgün yapıların topluma açık işlevlerle korunarak kent içinde geçmişle bağ kurulan bir rekreasyon alanı olarak kent yaşamına kazandırılmasını;

    ·          Kültürel ve uygarlık değerleri ile “Avrupa Kenti” unvanı bulunan Bursa’da, ‘kentin içinde kalan’ ve çevreyi kirleten sanayi ve üretim tesislerinin bir an önce desantralize edilerek uygun yerlere taşınmalarını;

    ·          Yönetim merkezleri İstanbul’da olan sanayi tesislerinin vergilerinden belediyelere aktarılan payın, Bursa’da da çevre sorunlarını ve altyapı gereksinmelerini gidermeye yönelik olarak  değerlendirilmesi için yasal engellerin kaldırılması gereğini önemle vurgulamaktadırlar. 

     

     

    KATILIMCILARIN ÇAĞRISI

     

    Kocaeli ile “kardeş kent” olan Mardin’in Kongre konuğu olan valisi Temel Koçaklar’ın mazereti nedeniyle gelememesi üzerine,  kongrede gündeme getirilmesini istediği “İl Özel İdare Yasasındaki İhmal” konusunun da  sonuç bildirgesinde yer almasını uygun gören katılımcılar;

    ·          Son yıllarda valiliklerin, kültürel mirasa sahip çıkan projelerde yoğunlaşmalarının çok olumlu  bulunduğu ve desteklenmesi gerektiği;

    ·          Ancak yeni yürürlüğe giren İl Özel İdareleri Yasasında valilikler için tüm hizmet alanlarında getirilen “belediye sınırları dışı” koşulu yüzünden, genelde İl Özel İdare kaynaklarıyla gerçekleşen bu çalışmaların sekteye uğrayabileceği;

    ·          Bu nedenle hükümetin yasayı ivedi olarak gözden geçirmesini; valiliklerin kentlerdeki tarihsel ve kültürel mirası yaşatma ve koruma projelerinde, kısıtlamanın dışında tutulması yönündeki çağrılarını önemle dile getirmektedirler.

     

    Kocaeli Kongresi katılımcıları olarak bu saptamalarla birlikte; bölgedeki ve ülkedeki tüm kentlerimizin, “kimlik ve gelecek” arayışları açısından da yaşamsal değer taşıyan bu etkinliğin gerçekleşmesi için desteklerini esirgemeyen Kültür ve Turizm Bakanlığı’na, Kocaeli Valiliği’ne, Kocaeli ve Eskişehir Büyükşehir Belediyeleri ile Kocaeli Sanayi Odası’na, katkıda bulunan diğer kurumlarla birlikte “sponsorluk” desteklerini esirgemeyen sektör temsilcilerine ve tüm katılımcılara teşekkürlerimizi sunuyoruz.

     

    Meslektaşlarımızın yanı sıra, “kentler”in ve “mimarlık kültürü”nün geleceği konusunda duyarlı tüm kesimleri, Türkiye Kongrelerinin sonuncusu olan Ankara Kongre’sine katılmaya davet ediyoruz.

     

    Kamuoyuna saygı ile duyururuz.

     

     

     

     

    MİMARLAR ODASI

    Bu icerik 1042 defa görüntülenmiştir.