ANASAYFA ÝLETÝÞÝM DUYURULAR KÜTÜPHANE BELGELER LINKLER

TMMOB MİMARLAR ODASI

MİMARLIK VE EĞİTİM KURULTAYI - III

7 – 9 Aralık 2005

İTÜ - Taşkışla Kampusu

 

 

BASIN BİLDİRİSİ

26 Aralık 2005

 

 

Uygarlık tarihi aynı zamanda mimarlık tarihidir. Bu tarihin en derin ve köklü birikimlerle yazıldığı ülkelerden biri de Türkiye’dir. Ne var ki ülkemiz, özellikle son 50 yılda, tarihsel mimari zenginliğiyle hemen hiç bağdaşmayan bir yapılaşmayı yaşıyor. Yakın geçmişten bu yana da “mimarlığı dışlayan” imar ve kentleşme politikalarının yıpratıcı egemenliği altındadır. Bu süreci yaratan  gayrimenkul  rantına dayalı ekonomik ve politik tercihlerdir.

 

Öte yandan, yaşam çevrelerinde yaratılan yaşanılmaz mekân ve düzenlemelerin, insanlarda kişilik kaybına ve toplumlarda da “demokrasi ve ortak yaşam bilincinin körelmesine” neden olduğu da açıkça gözlenir hale gelmiştir. Yani, mimarlıkta yaşanan sorun, aynı zamanda kültürel gelişme ve demokratikleşme sorunlarının da etkin kaynakları arasındadır.

 

Mimarlar Odası’nın, işte bu süreci durdurabilmeyi hedefleyen ve “tarihin mimarlık ülkesini yeniden mimarlıkla buluşturabilmeyi amaçlayan çalışmaları içersinde, her iki yılda bir düzenlediği Mimarlık ve Eğitim Kurultaylarının 3.sü 7-9 Aralık 2005 günlerinde gerçekleşmiştir.    

 

MİMARLIK ve EĞİTİM KURULTAYLARI

 

2001 yılında yapılan 1. Kurultay’da   “Nasıl Bir Gelecek, Nasıl Bir Mimarlık?” tartışılmıştı.   2003’deki 2.kurultayda “Mimarın Formasyonu Nedir, Ne Olmalıdır?” sorusu ele alınmıştı.  Mimarlık ve Eğitimi Yeniden Yapılanırkenteması altındaki 3. Kurultay ise  İTÜ Taşkışla’da geniş bir katılımla, mimarlık alanında yer alan tüm paydaş kurum ve kuruluş temsilcilerinin oluşturduğu delege sistemi ile gerçekleşti. Kurultay’ın çalışma grupları 34 toplantı, Danışma ve Düzenleme Kurulu ise 7 toplantı yaparak Kurultay’da tartışılan metinleri hazırladılar. 3 gün süren çalışmalara 29 üniversiteden 145 (dekan,bölüm başkanı,öğretim görevlisi) öğretim görevlisi, 97 öğrenci, Mimarlar Odası şubelerinden 80 temsilci, diğer katılımcılar olarak 46 kişi olmak üzere toplam 368 kişi izledi ve tartışmalara katıldı. 3.Kurultayın irdelediği konular ve içerikleri özetle şöyledir:

 

MİMARLIK LİSANS ve LİSANSÜSTÜ EĞİTİMİ

 

            Mimarlık meslek alanında kalite güvence sistemi için;

  1. Eğitime bütünsel bakış (mimarlığa istekli ve yetenekli aday seçimi + Önlisans, Lisans ve Lisansüstü Eğitimi + Meslek Pratiği ile Sürekli Mesleki Gelişim Süreci),
  2. Eğitimin her sürecinde kuram-kılgı bağlamı,
  3. Tüm süreçlerde özdenetim,

           olmak üzere, birbirini tamamlayan üç temel ayağın gerçekleşmesi gerekir.

 

 Türkiye’de MİMARLIK mesleğini yapabilmek, bu alanda yetki kullanmak ve kamu adına sorumluluk yüklenmek için, öncelikle ulusal ölçekte  mimarlık mesleğinin uygulanmasına ilişkin koşul ve kriterlerin YASALARLA yaşama geçirilmesi gerekmektedir. Bunun için;

-“Mesleki Yeterliklerin Tanınması Hakkında Kanun” yasa tasarısı hükümleri kapsamında belirtilen eğitim kriterleri ile koşulların yerine getirilmesi,

-Mimarlık eğitimi veren akredite olmuş (akranlığı kabul görmüş) bir kurumdan mezun olarak diploma alınması,

-Mesleği uygulamak için Mimarlar Odasına kayıt olunması ve mesleğe kabul koşullarının sağlanması,

-Eğitimdeki kuramsal bilgiler yanında, yetki ve unvan sahibi olmak için diploma sonrası edinilmesi gereken meslek pratiğinin en az 52 hafta süre ile Mimarlar Odası denetiminde sürdürülmüş olması,

-Güncel bilgilerin kazanılması ve yeni teknolojilerin izlenebilmesi amacına yönelik olarak “Sürekli Mesleki Gelişim Merkezi”nin (SMGM) eşgüdümünde     meslek içi eğitim programı ya da meslek etkinlikleri içinde bulunulması,

 

gibi meslek alanı için yaşamsal önemdeki koşul ve kriterler olarak görülmektedir.

 Ayrıca;

-Toplumun genelde mimarlık ve sanat kültürünün oluşturulması yanında,   mimarlık mesleği için eğitilecek adayların da tasarım altyapısı ve kültürünü ortaöğretim kurumlarında kazanmaları,

-ÖSS sisteminin, genelde  mimarlık için doğru aday seçimi yapamaması;   adayların belirli yeteneklerinin test edilmesinin yanında, özellikle mimarlığa istekli olma kriterinin aranmasının son derece önemli ve yararlı olacağı,

-Mimarlık eğitimi veren kurumlarda,  bir yıl süre ile yabancı dil hazırlık sınıflarının açılmış olmasının mimarlık eğitimine doğrudan bir katkı sağlamadığı,

-Eğitimin,  meslek elemanının güncel bilgileri edinme ve çağdaş teknolojiyi izleme anlamında kesintisiz olarak meslek yaşamı boyunca kuram (teori)-kılgı (uygulama ve meslek pratiği) bağlamında bütünsel olarak değerlendirilmesi;  

            - Ülkemizde altyapısı tamamlanmamış ve mimarlık için gerekli koşulları sağlamayan yeni mimarlık okullarının kesinlikle açılmaması ve en az beş yıl süre ile mimarlık lisans eğitimi öğrenci kontenjanlarının artırılmaması,

-Mimarlık lisans eğitiminin 3 yıla indirilmesi ya da bunu çağrıştıracak olan 3+2 yıl süreli lisans eğitim modelinin ülkemiz koşullarına uymaması ve lisans + lisansüstü eğitimin aşamalı biçimde sürdürülmesinin doğru ve yararlı olduğu..   

-Meslek odası içinde yapılanacak olan ‘Staj Komitesi’nin, ilgili tüm kurum ve kuruluşlar ile serbest çalışan profesyoneller arasında eşgüdüm oluşturması ve meslek adayları için bir “Bilgi Bankası” ve “Arşiv” düzeninin kurulması,

-  Planlama ve tasarıma ilişkin tüm bölüm ve programların “Mimarlık, Planlama ve Tasarım Bilimleri Enstitüsü” bilimsel çatısı altında yeniden yapılanmasının doğru ve uygun olacağı, lisans eğitiminde de -mimarlık fakültesi çatısı altında bulunmaya yönelik altyapı hazır olmadığında- yeni mimarlık bölümlerinin mühendislik ya da güzel sanatlar fakültelerinin çatısı altında yapılanmalarının eğitim niteliğinin düşmesine neden olduğu…

öngörülmektedir.

 

 

MİMARLIKTA UZMANLAŞMA

 

Mimarlığın, özünde bir mekânsal tasarım sanatı olması ve sadece yapıların değil, kullanıcıların da çevresel ve kentsel ilişkilerinin kurgulanmasına yönelik çağdaş mesleki sorumlulukları da içermesi nedeniyle; yapı-mekân ve çevre tasarımının değişik ölçek ve niteliklerini gözeten bir uzmanlaşmanın gerekliliği ortadadır. Ayrıca, tarihsel mimarinin ve kültürel mirasın yaşatılarak korunmasına ve eski kent dokularının özgün kimlik değerleri sürdürülerek yenilenmesinde de mimarlık meslek alanında özel uzmanlıkların gelişmesini zorunluluk haline getirmiştir.

 

Ne var ki ülkemizde süregelen eğitim düzeninde ise, örneğin “kentsel planlama”; “peyzaj mimarlığı”; “iç mimarlık” gibi alanlarda olduğu gibi, bu özel uzmanlık alanlarının da temelinde mimarlık kültürü ve sanatının bulunması gerektiği gerçeği giderek unutulmaktadır. Eğitimde de bu alanların mimarlıktan ayrıştırılması sonucunda ise aynı konularda mimariden bağımsız meslekleşmeler yaratılmış; bu durum ise yapı tasarımından kentsel ölçeğe değin tüm fiziksel mekânlarda olumsuz etkilerini çoktan göstermeye başlamıştır.

 

Kurultay, bu süreci tüm boyutları ile yeniden tanımlayıp tartışmaya açmış ve gerekli sorgulama sonucunda da, bundan önceki bölüm olan “Mimarlık Lisans ve Lisansüstü Eğitimi Atölyesi” çalışması sonuçlarında ayrıntılı olarak belirtildiği gibi; planlama ve tasarıma yönelik tüm meslek alanlarının (kentsel planlama, mimarlık, endüstri ürünleri tasarımı, iç mimarlık, peyzaj planlama ve tasarımı vb) lisans eğitiminde mimarlık fakülteleri içinde (gereğinde belirli oranda ortak dersler ve eğitim planları uygulanarak), uzmanlığa yönelik konularda da ayrı bir enstitü içinde (mimarlık tarihi, restorasyon, proje ve yapım yönetimi, kentsel tasarım vb) ama mutlaka bütünsellik içinde yapılanmaları gerektiği, Kurultay’ın ortak dileğidir.

 

MİMARLIKTA ÖZDEĞERLENDİRME ve AKREDİTASYON SİSTEMİ (MİAK)

 

YÖK sistemi içinde değişik nitelikte ve çok sayıda mimarlık eğitimi veren kurum bulunmasına karşın; öğrenci ve öğretim elemanlarının niceliği ile niteliği, öğretim planları ve ders içerikleri, eğitim ve öğretimde izlenen yöntem, mekân standartları, öğrencilere sağlanan destek, mezunların durumu, UNESCO,Uluslar arası Mimarlar Birliği (UIA) ve Avrupa Mimarlar Konseyi (ACE) kurallarına uyum ve benzeri konularda kurumlar arası eşdeğerliğe ilişkin bir ölçme ve değerlendirme sistemi bulunmadığından, her kurum kendine özgü ve denetlenemeyen bir uygulamanın içindedir.  

 

Mimarlık alanında gönüllülük esasına dayalı, bağımsız çalışan ve sertifika veren ulusal bir akreditasyon siteminin (MİAK) oluşturulması ve kurumsallaşması için eğitim kurumları (MOBBİG) ile Mimarlar Odası’nın ortak çalışma yürütmesi kararlaştırılmıştır.

 

STAJLAR ve MESLEK PRATİĞİ

 

YÖK’ün yayınladığı ve 2005-2006 yılından başlayarak diplomalara Mimar unvanının yazılmayacağının Üniversitelere yazılı olarak bildirildiği son genelge ile de meslek pratiği kavramının mimarlık gündeminde de ayrıntılı olarak ele alınmasını zorunlu kılmaktadır.  

Meslek pratiği uygulamasına yönelik uygulamalar ile mesleğe kabul ve tescile yönelik düzenlemelerin;

-          Meslek pratiği uygulama alanlarının nitelik, niceliklerinin sağlanması, sınıflandırılması ve akreditasyonu,

-          Bu alanlarda sürdürülen meslek pratiği uygulamalarının denetlenmesi

-          Meslek pratiği çalışmalarının değerlendirilmesi, belgelendirilmesi ve yetki verilmesi

akslarında kurgulanması ve meslek odasının koordinasyonunda sürdürülmesi zorunludur.

 

 

SÜREKLİ MESLEKİ GELİŞİM

 

Sürekli Mesleki Gelişim; mimarlık toplumunun ve mimarın, mimarlık hizmetlerini gelişen koşullara ve ihtiyaçlara göre belirli bir kalitede sunabilmesinin ve formasyonunu nicelik ve nitelik olarak bu doğrultuda geliştirebilmesinin gereğidir. Mimarlar yapı sektörüyle, yapı tasarım-üretim-kullanım ve yeniden kullanım sürecinde yer alan bütün kesimlerle iletişim ve etkileşim içinde olmalıdır.

 

2. Kurultay’ın çalışma atölyelerinden birisi olan “Sürekli Mesleki Gelişim Atölyesi” çalışmalarını olgunlaştırarak Mimarlar Odası Genel Kurulu’na bir yönetmelik taslağı sunmuş ve Sürekli Mesleki Gelişim Merkezi kurumlaşma yoluna girmiştir. Mimarlar Odası SMGM Yönetmeliği 16-17 Nisan 2004 tarihli 39. Olağan Genel Kurulu’nda kabul edilerek, Anayasa’nın 135 inci maddesi ile 3458 sayılı Mühendislik ve Mimarlık Hakkındaki Kanun, 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu ve ilgili diğer kanunlara göre “Mimarlar Odası Sürekli Mesleki Gelişim Merkezi” kurulmuştur. Bu merkezin Yönetim Kurulu ve Bilim Danışma Kurulu vardır ve çalışmalarına başlamıştır.

 

SMGM kurulduğu günden bu yana SMG Programı kapsamındaki eğitimler  yapılmaktadır.

 

Avrupa düzeyinde baktığımızda, meslek çıkarları ve kamu yararı ile ilgili olan SMG’nin gerekliliği kararnamelerde açıklanmış ve Avrupa’nın genişleme süreciyle bu gereklilik daha da artmıştır. Eğitim ve pratiğin çeşitliliği arttıkça SMG profesyonel mimarlar ve onların kuruluşları için bir zorunluluk olmuştur.2001 yılında SMG Tüzüğü’nü kabul eden profesyonel kuruluşlar ve ACE üyeleri, kendi mimar üyeleri için halen kullanılmakta olan SMG programlarını tüm Avrupa’da aynı seviyede ilerletmeyi üstlenmiştir. Bu programlar, 2010 yılında tam olarak uygulamaya konmuş olacaktır.  11 Ekim 2005 tarihinde Paris’te yapılan SMG Yuvarlak Masa toplantısında ülkemiz temsil edilmiş ve bugüne kadar yapılan çalışmalar tanıtılmıştır.

 

Kurultayımızda  SMGM’nin son iki yıllık çalışmaları sunulmuş,katılımcılar tarafından değerlendirilerek önümüzdeki dönem çalışmalarına katkı sağlanmıştır.

 

                                  

AB ve GATS SÜRECİNDE MESLEK UYGULAMASI

 

 Uluslararası süreçlerin ülkemizdeki mimarlık uygulaması üzerindeki etkisi konusunda, özellikle AB’ye uyum süreci ve Dünya Ticaret Örgütü bağlamındaki Hizmet Ticareti Genel Anlaşması (GATS) ve benzeri düzenlemelerin, baskın iki etki alanı olarak ön plana çıktığı görülmektedir.

Şu ana kadar, hem Mimarlar Odası hem de konuyla ilgili diğer çalışma grupları tarafından yapılan çalışmalar azımsanamayacak kadar ciddi bir enerji ve çaba sarf edilerek, durum tespiti yapılmasına odaklanmış ve bu büyük ölçüde başarılmıştır. Mimarlar Odası’nın uluslararası belgeler konusunda yaptığı araştırma ve çalışmalar, hem Oda’nın sıkça güncellenen web sayfası www.mo.org.tr, hem de iki ayda bir yayımlanan BELGELER bülteni aracılığıyla kamuoyuyla paylaşılmaktadır. Artık bunların bir adım ötesine giderek, bütüncül bir eylem planının acilen oluşturulması hedeflenmektedir. Bu eylem planı çerçevesinde:

 

- Mesleğe ilişkin konu başlıkları belirlenerek, tema odaklı çalışma grupları kurularak üretime yönelik çalışma yapılması amaçlanmalıdır. Kurultay’da elde edilen kazanımlarla, ana çalışma başlıkları belirlenmiştir.

 

- AB’ ve GATS kapsamındaki durumumuz irdelenerek verilen taahhütler ile birlikte değerlendirilmeli; ülkemizdeki mimarlık hizmet alanını sıkıntıya sokacak çakışmaların hem uluslararası meslek kuruluşları platformuna getirilerek hem de hükümet düzeyinde girişim arayışı içinde çözülmesi sağlanmalıdır.

 

- Bu süreçlerde ülke olarak güçlü durabilmek için, kamu kuruluşları, üniversiteler ve meslek kuruluşlarının yakın işbirliği gerekmektedir. Kurultay, tüm bu tarafların tartışmalara katılımını sağlamış, bu konuda yakın bir işbirliğinin habercisi olmuştur.

 

- AB süreçleri kapsamında Avrupa Mimarlar Konseyi (ACE) ve DTÖ düzenlemeleri kapsamında ise Uluslararası Mimarlar Birliği (UIA) belgelerinden yararlanmak önem kazanmaktadır. Her iki kuruluşun da çalışmalarını izlemekte olan Mimarlar Odası, aktif olarak uluslararası çalışma gruplarında görev almayı planlamaktadır.

 

- Yabancı mimarların (hem AB vatandaşları hem de diğer dünya ülkesi vatandaşları) ülkemize gelmesi ve Türk mimarların diğer ülkelere gitmesi halinde geçerli olacak karşılıklı tanıma ve çalışma izni prosedürlerinin ne olacağı ve bunun pazar paylarını nasıl etkileyeceği konusunun araştırılması gerekmektedir.

 

- Mimarlık hizmetlerinin dünya pazarlarında serbest dolaşımı ile ilgili olarak, ulusal ve uluslararası düzeyde yapılan düzenlemelerin yürürlüğe girdiği günün ertesi ile ilgili senaryolar geliştirilmelidir. Yabancı mimarlar, uluslararası pazarlara açılma şansı elde etmiş ve pazar payı alma konusunda önemli deneyimler elde etmişlerdir. Bu durum karşısında, uluslararası pazarda ülkemiz mimarlarını nasıl koşulların beklediği tespit edilmelidir. Yapılan pazar ekonomisi düzenlemelerinde amaç mimarın hizmet alanını genişletmek ise, gücümüzün bir bölümünü de, yurt içinde bu hizmetten yararlanamayan büyük kitleyi potansiyel yararlanıcı durumuna getirmenin yollarını aramak için seferber etmek gerekmektedir.

                                    

 

                                    

MİMARLIK MESLEK HUKUKU

 

Yeni bir mimarlık hukuku oluştururken, mesleğin geçmişten gelen birikimleri ve alanları gözetilecektir. Ancak güncel sorunların akışı içinde yalnız yürürlükteki yasalar değil, bunları iyileştirmek amacıyla çeşitli zamanlarda geliştirilen öneriler de hızla eskimektedir.  Mimarlık Meslek Yasası, Mesleğin tüm alanları, paydaşları ve kurumlarıyla ilgili maddeler içermelidir.  

Ayrıca eğitim sonrasında, mimar adayları için, meslek pratiğinin de örgütlenmesi gerektiği ve kurumlaşmanın zorunlu olduğu anlaşılmıştır. Meslek odasının gerek meslek pratiği için çalışılabilecek işyerlerinin belirlenmesi ve bunların organizasyonunda gerekse mesleğin pek çok alanında önemli işlevlere sahip olduğu ve bu işlevlerin yeniden tanımlanması gerektiği ortaya çıkmıştır. Sürekli Mesleki Gelişim yapılanması bu düzenlemede yer almalıdır. Meslek uygulama alanlarındaki kural koyma yetkisinin Meslek Odasında olması gerekliliği bu yasa kapsamında öngörülmelidir.

Mimarlık Yasası ile kurumlaşacak yapıların Mimarlar Odası hukuku içinde diğer paydaşlarla birlikte örgütlenmesi gerektiği görülmüştür.

                       

TÜRKİYE MİMARLIK POLİTİKASI

 

Tarihin mimarlık ülkesini yeniden mimarlıkla buluşturalım…” çağrısıyla hazırlanarak Kurultay’a sunulan metinde, önce Avrupa ülkelerindeki mimarlık politikaları tanıtılmaktadır.  Türkiye’nin özellikle 1950 sonrası mimarlığını ve kentlerini doğrudan etkileyen politik aşamalar ise şöyle özetlenmektedir:

 

-          1950’ler: “Her mahallede bir milyoner.” (Yık-yapsat / çok katlı imar / arsa rantı üleşimi / ilk “kentsel dönüşüm”)

-          1960’lar: “Plan değil, pilav istiyoruz.” (Kamu yararına imar kısıtlamalarına tepki / plansız yapılaşma)

-          1980’ler: “İşbitirici İmar Politikaları” (Yerel-denetimsiz imar yetkileri; Islah imar planları, gecekondunun planla apartmanlaşması / 2. “kentsel dönüşüm”)

-          1990-2000’ler: “Ayrıcalıklı imar haklarıyla mimarlık” (uygunsuz yapılaşmaya üst düzey siyasi ve yasal himayeler / kaçak kentte yenileme (3. “kentsel dönüşüm”)

 

Bu sürece karşın Anayasa’daki vurgulama ise anlamlıdır:

Anayasamızın Konut Hakkıyla ilgili 57. maddesi; Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır… ” şeklindedir ve maddenin gerekçe metninde de “bina planlaması, şehir planlamasının bir parçasıdır” vurgulaması yer almaktadır. 

 

Bu ilkeler gözetilerek ve Türkiye’nin tarihsel birikimlerine yakışır ve çağın gereklerini yerine getiren bir yapılı çevre ile kentsel ortamlara kavuşabilmesi için benimsenmesi öngörülen temel ilkeler ise özetle şöyle açıklanmaktadır;

-          Güvenli, sağlıklı ve nitelikli konut ve yaşam çevreleri, yurttaşların temel hakkıdır.

-          Mekânsal yapılanmada kültürel boyuta, çevreye ve kaliteye özen gözetilmelidir.

-          Yapılı çevrenin oluşumunda tarihsel süreklilik, kamusal alanların kalitesi, farklı toplumsal katmanların bir arada olması ve kentsel çeşitliliğin zenginliği esastır.

-          Düzeyli ve nitelikli bir mimarlık, yaşam çevresini yüceltir ve sakinlerin kentsel ya da kırsal çevre ile ilişkilerini olumlu yönde etkiler; bu nedenle toplumsal bütünleşmede ve toplumsal-ekonomik gelişmede de olumlu katkısı vardır.

-          Mimarlık entelektüel, kültürel, sanatsal ve mesleki bir uğraştır. Bu nedenle, mimari hizmet de, kültürel ve ekonomik boyutu olan bir profesyonellik içerir.

-          Mimarlık, toplumsal hayatın vazgeçilmez bir parçası, tarihin, kültürün ve yaşam çevresinin temel bir öğesidir.

-          Mimarlık kültürü temelde toplumun bir kültürüdür; bunun yitirilmesi aynı zamanda toplumsal yozlaşmanın da göstergesi ve hatta nedeni olduğunun bilinci içinde yeni mimarlık ve imar politikaları bir an önce belirlenmelidir.

 

SONUÇ

 

3. Mimarlık ve Eğitim Kurultayı; tüm kesimlere şunları anımsatmaktadır:

 

Mimarlığımız, sanatsal özünden uzaklaşıyor: Mimarlığın öncelikle bir tasarım sanatı olduğu ve hatta güzel sanatların tarihteki en birikimli dalları arasında bulunduğu gerçeği adeta unutulmak üzeredir.  

 

Mimarlar yapı üretim sürecinden uzaklaştırılıyor: Gerek yasal düzenlemelerde gerekse uzmanlaşma süreçlerindeki gelişmeler mimarları yapı üretim ve denetim süreçlerinden uzaklaştırıyor. Tasarım ve uygulama bütünlüğü sağlanmalıdır.

 

Mimarlığın uzmanlık alanlarındaki meslekleşme, mimarlıkla birlikte ondan yaratılan yeni meslekleri de olumsuz yönde etkiliyor: Bu ayrışmanın ise özellikle mimarlıkla kent planlaması arasına örülen duvarlarla giderek aşılmaz düzeylere getirildiğini artık herkes görüyor ve bundan yakınıyor. Benzer şekilde peyzaj tasarımında da yapı ile çevresi ve bulunduğu doku arasındaki mimari bütünselliği yadsıyan mesleki ayrışmalar giderek tırmanıyor. Kenti algılama ve çevresel sorumlulukları gözetme yetisinden yoksun bir mimarlık ile mimari birikimleri ve kültürel derinlikleri kavrama olanağından yoksun bir planlamanın, her iki alanda da erozyona neden olduğunu, artık yaşayarak görmekteyiz.

 

Mimarlık mirası da mimarsız: Türkiye gibi, kentlerinin, hatta kasaba ve köylerinin bile en derin tarihsel birikim ve mimari kimlik değerlerine sahip olduğu bir ülkede, mimarlık eğitimi ve pratiğinin ağırlıklı olarak yapı ve kent yenilemesi, restorasyon ve yaşatarak koruma hedeflerini önemsemesi gerekirken, bugün hâlâ örneğin “restoratör mimar” denilebilecek bir uzmanlık dalı bile bilimsel ve hukuksal alt yapıya kavuşabilmiş değildir.

 

Gerek ulusal eğitim, gerekse meslek pratiği, kültürel mirasla mimarca ve uzmanlık yeterliliği içinde buluşamıyor. Ülkemize ve hatta yörelerimize has, kimlikli bir çağdaş mimarlık da eğitim ve uygulamada yeterince yer alamıyor.

       

Böylesi tarihsel bir dönemeçte, ülkemizle mimarlığımızın yeniden buluşabilmesi yönündeki çaba ve çağrılarımıza tüm kesimlerin destek ve katkı vermelerini diliyoruz.

 

 

Oktay Ekinci                                             Prof. Dr. Afife Batur

TMMOB Mimarlar Odası                          Mimarlık ve Eğitim Kurultayı - III

Genel Başkanı                                         Başkanı

 

Belgeler : Mimarlar Odası, bir süredir yakından izlenen UIA ve ACE bünyesindeki meslek pratiği çalışma gruplarının, yaptıkları tartışmalar ve geliştirdikleri önerilerin Türkiye ortamına aktarılması ve incelenmesi amacıyla “Belgeler” isimli bir dergi çıkarmaya başlamıştır. Uluslararası belgeleri www.mo.org.tr adresinden takip edebilirsiniz

Toplantı : Mimarlıkta Uzmanlaşmanın Meslek Uygulaması ve Eğitim Açısından Değerlendirilmesi Çalışma Grubu’nun ikinci toplantısı 13 Haziran 2005 tarihinde yapıldı. Kurultay hazırlıkları içinde konunun şimdiden tüm boyutlarıyla ele alınmaya başlanması ve kapsamlı değerlendirmelerin yapılabilmesi amacıyla, bu toplantı daha geniş katılımlı olarak yapılmıştır.

Panel : TMMOB Mimarlar Odası, 7 Temmuz 2005 tarihinde UIA 2005 İstanbul Kongresi kapsamında “Mimarlık Eğitiminde Uluslararası Boyutlar Paneli” düzenlendi.

Toplantı
09.11.2005 SMGM Yönetim Kurulu Toplantısı yapılacaktır.
14.11.2005 Tarihli Akreditasyon Toplantısı yapılacaktır.

Mimarlık ve Eğitim Kurultayı için .. Mimarlık ve Eğitim Kurultayı için Üniversitelerimizin Mimarlık Bölüm Başkanlarından kurultaya katılmak üzere 3 öğretim görevlisi ve 3 öğrenci bildirmeleri talep edilmiştir. Üniversitelerimizden bu bilgilere halen ulaşmaya devam ediyor ..