|
427
EKİM-KASIM 2022
|
 |
-
İclal Dinçer, Prof. Dr., YTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü
-
Ömer H. Kıral, Y. Şehir Plancısı
-
Yiğit Acar, Dr. Öğretim Üyesi, Bilkent Üniversitesi Mimarlık Bölümü
-
Kazım Erol, Muğla Yeşil Yaşam Derneği Başkanı
-
Hülya Turgut, Prof. Dr., Özyeğin Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi, IAPS-CS Koordinatörü
-
Duygu Ergenç,Dr., ODTÜ Mimarlık Bölümü Kültürel Mirası Koruma Programı, ICOMOS Türkiye
-
Şebnem Önal Hoşkara, Prof. Dr., Doğu Akdeniz Üniversitesi Mimarlık Bölümü, Kentsel Araştırma ve Geliştirme Merkezi Başkanı
-
Lale Özgenel, Prof. Dr., ODTÜ Mimarlık Bölümü
-
Canan Ganiç, Doktora Öğrencisi, İTÜ Mimari Tasarım Programı
İpek Akpınar, Prof. Dr., İYTE Mimarlık Bölümü
-
İmre Özbek Eren, Prof. Dr., Marmara Üniversitesi Mimarlık Bölümü
-
Özge Gündem, Dr. Öğretim Üyesi, MSGSÜ Mimarlık Bölümü
-
Gaye Cansunar Yetkin, Dr. Öğretim Üyesi, Gaziantep Üniversitesi Mimarlık Bölümü
-
Önder Aydın, Doç. Dr., Gazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü
-
Özgür Demirkan, Doç. Dr., Giresun Üniversitesi Mimari Restorasyon Bölümü
-
Gürkan Okumuş , Uludağ Üniversitesi Mimarlık Bölümü Doktora Öğrencisi
Özgür Ediz , Prof. Dr., Uludağ Üniversitesi Mimarlık Bölümü
-
Betül Ergün, Arş. Gör., Trakya Üniversitesi Mimarlık Bölümü
KÜNYE
|
|
 |
YAYINLAR
KORKU METROPOLÜ İSTANBUL
Uğur Tanyeli, Eylül 2022, Metis Yayın, İstanbul, Türkçe, 432 sayfa.
İki yüzyıldır kılıktan kılığa girerek metropoliten mekânı tanımlamayı hâlâ sürdüren bir psikososyal ortamda nasıl bir “korkular imparatorluğu” inşa edildiğini tartışan kitap, Metis Yayın’dan çıktı. Kitabın tanıtım metni şu şekilde: “Mekânlar sadece taşla, betonla, demirle varedilmez. Korkular başta olmak üzere psikososyal haller de mekân kurucudur. Genelde metropoller, özelde İstanbul korku ortamlarıdır ve bu anlamda korku kişisel değil toplumsal bir kaygıdır. Öyleyse mekânın toplumsallığından ve zorunlu olarak da siyasallığından konuşmak gerekir. Mekânda korkulur, mekândan korkulur. Mekânda sıkılınır, mekândan sıkılınır. Bu haller de mekânda dışavurulur. Mekânı korkutmayacak hale getirmek için düşsel ve gerçek otoriteler tesis edilir. Dolayısıyla aşınmayacak kadar sıkı bir güvenlik düzeni arzulanır, bir disiplin rejimi inşa etmek için uğraşılır. İstanbullular en azından 18. yüzyıldan başlayarak korkmak için hiçbir fırsatı kaçırmamış gibidirler. Kadın toplumsal kimliğindeki değişimlerden, otoritelerin protesto edilmesinden, kadın erkek mesire yerlerinde özgürce dolaşmaktan, kentteki yer ve sokak adlarından, kentsel ortamın çirkinleşmesinden, kente yeni göçmenlerin gelişinden, ötekileştirilen eski yeni her güç odağından, örneğin Bizans’tan, Batı’dan, hatta doğadan ve tarih yazmaktan korkulur. Hepsinin ardında da toplumsal ‘porozite korkusu’ yatar.”
Bu icerik 3285 defa görüntülenmiştir.
|
 |
|
|